Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Başka çare kalmadığına göre, ABD Irak’a hücum eder ise biz de "mecburen" harbe girmiş olacağız. Harp insan kaybı, para kaybı demektir. İnşallah insan kaybımız olmaz veya az olur, ama görünen o ki para kaybımız büyük olacak.
(1) Askeri harcamalarımız "mecburen" artacak. ABD yönetimi ne kadar maddi destek vaat eder ise etsin, bizim olmayan kaynaklarımızı kurutacak biçimde harcama zorunlulukları doğacak.
(2) İç piyasa talep yetersizliğinden durmuştu. Yeni yeni uyanma ümidi doğmuştu. İnsanlar harp havasına girer veya daha da ötede harp başlar ise, zorunlu harcamalar bile kısılır. Piyasa büsbütün çöker.
(3) Harp havasına giren veya harp başlayınca ürken yatırımcı ve üretici "bekle gör" krizine yakalanır. Kıpırdayan yatırım ve üretim durur. İşsizlerin iş ümidi uzun süre yok olur.
(4) İhracat büyük zarar görür. Çünkü hiçbir alıcı, harp durumundaki ülkeden, teslimat taahhüdüne uyup uymayacağı belli olmayan bir ihracatçı ile kısa, orta, uzun vadeli iş bağlantısı yapmaz.
(5) Turizm gelirleri "şıp diye" kesilir. Hele hele Doğu Anadolu’da yeniden canlanmaya başlayan kültür turizmi uzun bir tatil dönemine girer. Dünyanın hiçbir turisti harbe girmiş, sınırında çatışma olan bir ülkeye giderek canını tehlikeye atmak istemez. Böyle ülkelere uçaklar ve gemiler uğramaz.
(6) Hazine yüksek faiz ödemeyi göze alsa da içeride ve dışarıda borç bulmakta ve dolayısıyla da mevcut borcu çevirmekte zorlanır. Harbe girmiş bir ülkenin hazinesine borç vererek riske girmek kimsenin hoşuna gitmez.
(7) Türk lirasından dövize dönüş hızlanır. Dövize dönen fonların yurtdışına kaçışı hızlanır.
(8) Özelleştirme bir başka bahara kalır. Yabancı sermaye girişi uzun süre imkansız hale gelir.
(9) İstikrar programı uygulaması kesintiye uğrar. Ödenen büyük faturadan sonra, "sil baştan" durumu ortaya çıkar. Artan savunma harcamaları nedeniyle bütçe açığı büyür. Artan faiz nedeniyle faiz dışı harcama küçülür, yok olur. Enflasyon yukarıya çıkmaya başlar. Döviz fiyatındaki istikrar yok olur.
(10) Ülke ekonomisinin dinamiklerinden biri olan gayrimenkul sektörü büyük bir durgunluğa girer. Kimse yeni veya ikinci el gayrimenkul satın almaz.

Hayat suyu bitecek
Bunlar ülke geneli için söz konusu tehlikelerdir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu için özel tehlikeler de söz konusudur.
(1) Doğu ve Güneydoğu Anadolu ekonomisi için (ambargoya rağmen) Irak ile hudut ticaretinin önemi büyük. Bu ticaretin durması bölgenin "hayat suyu"nun yok olması demektir.
(2) İrak ile harp, sadece Irak pazarının değil, Doğu ve Güneydoğu ekonomisi için önem taşıyan Rus cumhuriyetleri, İran, Suriye, Ürdün ile hudut ticaretini ve bu ülkeler üzerinden Türki devletlerle sürdürülen ticareti de öldürür.
(3) Ekonomik çöküntü, can ve mal güvenliğinin yok olması Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yeni bir göç hareketini başlatır.
(4) Doğu sınırında yoğun bir "iltica hareketi" ortaya çıkar. Ağır bir "mülteci" faturasını ödemek zorunda kalırız.
Bir iktisatçı, bir köşe yazarı için en güç şey "felaket tellallığı" yapıyor görünümünü verecek konuları yazıya dökmektir. Ama Irak savaşına bulaşmak "mecburiyeti" Türkiye’nin ve Türkiye’de yaşayanların başına maalesef bu sorunların "gökten yağmur gibi" yağmasına neden olacaktır. Ama "felaket tellallığına lüzum yok" deniliyor ise, "Türkiye ABD ile kol kola Irak’a girecek. ABD bizi paraya boğacak. Musul - Kerkük petrolleri bizim olacak!" diye yazayım. Sayın okuyucularıma moral pompalayalım... Olsun bitsin...