Ama geliniz görünüz ki, toplantı daha başlamadan, "ayak oyunları" başladı. Toplantıda sorunların çözümünü sağlayacak değil, sorunların ağırlığını artıracak, toplantının yeni sorunlar ortaya çıkarmasına neden olacak zorlamalar sergilendi.Sayın okuyucularım, sayın halkım, sayın ahali... Durumumuz aynen devenin durumuna benziyor. "Deveye boynun eğri demişler... Deve boynunu bükmüş. Nerem doğru ki?" diye cevap vermiş.Söyler misiniz, bugüne kadar Büyük Türk Büyükleri hangi sorunu çözdü? Kişi başı milli gelir on yıldır 3 bin doların altına iniyor, iniyor... Ama üstüne çıkamıyor. Kişi başı gelir 3 bin doların üstüne çıkamadığı için, eğitim, sağlık, adalet sistemi işlemiyor. Gerçek anlatımıyla "Başkaları gitmiş ve yerleşmiş Aya... Türkler hala yaya..." Yabancılar para gönderiyor da günü geçiriyoruz... Cumhur, halk demek, ahali demektir. Cumhurbaşkanı halkın başkanı, ahalinin başkanıdır. Bugün Cumhurbaşkanımızın önemli bir daveti var. Sayın Sezer, Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğundan bu yana ilk defa ciddi bir girişimde bulundu. Avrupa Birliğine katılma konusundaki çalışmaları hızlandırmak için parti başkanlarını toplantıya çağırdı. Bu toplantı, Türkiyenin sorunlar yumağı içinde kaybolduğu dönemde önemli bir sorunun çözümü için, "düğüm" açmada yardımcı olabilecek bir toplantıdır. Belki de bu toplantının başarısı, diğer sorunların çözümü için "yol açacak"tır... Vatan, millet, Sakarya!... Hani ne diyorlar: "Ey Türk... Titre... Kendine dön!.."Halkımız, ahali, "titreye titreye" kendine geldi ama "titre kendine dön" diyen Büyük Türk Büyükleri kendilerine gelemiyor. Ama sıra lafa geldi mi: "Vatan millet... Sakarya!.." Ne vatanı, ne milleti? Dünyadan kopmuş bir vatan, fakirlikten inleyen bir millet neye yarar! Tamam... 1963 yılından bu yana yaptığımız gibi, Avrupa Birliği konusunda bir ileri, iki geri adım atmaya devam edelim... 1974 yılından bu yana yaptığımız gibi Kıbrısta çözümsüzlüğü sürdürelim... İdamı, anadilde eğitimi seçim propagandası yapmak için sorun haline getirelim... Üretimden hiç söz etmeyelim... Enflasyon ne olursa olsun... Kamu açıkları ne kadar büyür ise büyüsün... Dünya bizi dışlar ise dışlasın... Irak gibi, Libya gibi yaşarız... Veya en iyisi Amerikanın emrine girer, Amerikanın Ortadoğudaki tetikçiliğini yapar, oradan gelecek sadaka ile yaşarız!.. 100 kişiden 65i girelim diyor Sonuç olarak Avrupa Birliği üyelik yolu Türkiyenin önüne "silkinerek kendine gelme fırsatını" koyuyor. Avrupa Birliğinden kopacak bir Türkiyeyi sadece ekonomik çöküntü değil, sosyal, siyasi çalkantılar bekliyor. Seçim, karar gücünü ellerinde tutan Büyük Türk Büyüklerinindir. guras@milliyet.com.tr Halk, ahali, "kamuoyu yoklamalarında" Avrupa Birliğine üyelik konusundaki eğilimini ortaya koyuyor. Yüz kişiden 65i girelim diyor. Önceki gün Türkiyenin 175 önemli sivil toplum örgütünün temsilcileri "Gençlerimizin yarınlara güvenle bakması için Avrupa Birliğinden vazgeçilemez" diye ortak görüş bildirdi. Dün Prof. Dr. Savaş Akatın TÜSİAD için hazırladığı rapor açıklandı. Prof. Dr. Asaf Savaş güzel bir rapor hazırlamış. Prof. Dr. Asaf Savaş diyor ki: (1) Birliğe giremez isek, önümüzdeki on yılda kişi başı gelirimiz artmaz. Türkiyeden dışarıya sermaye kaçışı devam eder. Türk halkı için refah ve huzur hayal olur. Fakirliği kader olarak kabul ederiz. (2) Avrupa Birliğine tam üyelik yolunda ilerler isek, dışarıdan gelecek yabancı sermayenin rüzgarı ve içeride kalacak milli kaynakların gücü ile üretim artar. Türkiyenin 200 milyar dolarlarda dolanan milli geliri on yıl sonra 700 milyar dolara çıkabilir. Bunun anlamı Türk insanının refahının on yılda 3 misli artması, kişi başı gelirin 3 bin dolardan 9 bin dolarlara çıkmasıdır.