Gazze’ye yardım götürme çabasında hayatlarını kaybedenler için üzgünüz. Onlar İsrail terörünün kurbanı. Onların yanında PKK terörünün kurbanları var. PKK terörünün kurbanlarının sayıları daha çok. Hem de bu terör, İsrail terörü gibi dış terör değil... İç terör.
İsrail ve PKK terörünün iyiye gidişi frenleme tehlikesi var.
İsrail terörü şimdilik finans piyasalarını olumsuz etkilemedi. İsrail ile ticari ilişkilerin boyutu önemli değil. 2008 yılında ihracatımız 1.9 milyar dolar, 2009 yılında 1.4 milyar dolar. Resmi ithalatımız 2008 yılında 1.4 milyar dolar, 2009 yılında 1.0 milyar dolar. Dış ticaretteki tıkanıklıktan daha çok İsrail zarar görür. Çünkü bizim resmi ithalat rakamlarına yansımayan savunma siparişlerimiz var. Pilotsuz hava aracı ve tank yenileme projeleri ve askeri malzeme alımları ile İsrail sanayine büyük ölçüde para akıtıyoruz.
İsrail’den 2008 yılında 558 bin, 2009 yılında 311 bin turist geldi. İsrail ile ticari ilişkilerin bozulmasını, İsrail’den daha az turist gelmesini istemeyiz ama, bunlar olur ise de krize girmeyiz. Ekonomimiz sarsılmaz.
Dış ilişkiler ekonomiyi etkiler
Fakat Gazze ve Filistin sorununu Türkiye’nin tek başına sahiplenmesi ve taşıması, bu sorunlar nedeniyle İsrail ile ilişkilerini germesi, İsrail ile gerilen ilişkiler nedeniyle ABD ile ilişkilerini soğutması, İsrail yanlısı çok sayıda ülkeyi karşımıza almak Türkiye’yi sadece dış politikada kötü duruma düşürmez, krizden çıkma çabasındaki ekonomiyi sarsar.
Hükümetin “Demokratik Açılım” paketi ile kamuoyuna pompalanan iyimser hava yok oldu. İsrail terörü ile şehit olan insanımız kadar gencimiz her hafta PKK terörü ile şehit olmaya başladı. Her gün yurdun bir köşesinden şehit haberi gelirken, her gün şehitlerin cenazeleri kalkarken insanlarımız rahat rahat işleriyle güçleriyle meşgul olamaz.
Ekonomi bütün bunlara duyarsız olarak gelişemez. Büyüyemez.
Ekonomi denen şeyin esası “insan”dır. İnsan denen varlık duygularıyla, hisleriyle yaşar. İçinde bulunduğu şartlardan çok, gelecek hakkındaki bekleyişlerine dayalı olarak yatırım yapar, tüketim yapar.
Ekonomide iyiye gidiş başlamıştı
Küresel krizin rüzgârından sarsılan Türk ekonomisi, kendini toparlamaya çalışıyor. Dışarıda çok sayıda ülke ile çatışmayı sürdüren, içeride terör ile boğuşmak zorunda kalan hükümetin ekonomiye yeterli ölçüde zaman ayırması mümkün olamaz.
Belirsizlik içinde kalan, kafası karışan üretici yatırım, üretim yapamaz. İstihdamını artıramaz. Bütün bunlar iyiye gidişi frenler.
Halbuki iyiye gidiş işaretleri başlamıştı. Tarımda mahsul bol. İç talepte ve ihracatta kıpırdama var. Buna dayalı olarak imalat sanayinde üretim artıyor. Turizm mevsimi ulaştırma ve konaklama kesimine hareket ve bereket getirecek. Bütün bunların sonunda insanlara yeni iş imkânları çıkacak... İşte bu nedenle hükümetin önümüzdeki dönemde alacağı kararlar, uygulayacağı politikalar çok önemli.
Unutulmaması gereken bir gerçek var. Hükümetin içeride ve dışarıda güçlü olabilmesi ekonominin gücüne bağlıdır. Güçsüz ekonomi, hükümetin de gücünü yok eder.