Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


KRİZDEN önce hanımın bileziklerini, altınlarını sattım, bankadan 7 milyar kredi çektim ve 16 milyar liraya bir tane kamyon aldım. İş vardı, çalışıyordum, alacaklarımı alıyor, borçlarımı ödüyordum. Her şey tıkır tıkır işliyordu. Özkaşıkçı Yem Fabrikası'nda çalışıyordum. Fabrika kasım ayında kapandı. Bugün açılacak, yarın açılacak derken fabrika tekrar açılmadı, başka iş yok. Tıkandım kaldım. Bu arada kamyonun motoru arıza yaptı 3 bin dolar da borç aldım. Aldığım borç 2.5 milyar liraydı, devalüasyon oldu, 5 milyara çıktı. Kredi taksitlerimi ödeyemez hale geldim. Kamyonu satmak istedim.
Galeride 3 ay bekledi alıcı çıkmadı. Bankadan her gün arıyorlar "haciz göndereceğiz" diyorlar. Eskiden bir dostunuza gittiğiniz zaman bin dolar, iki bin dolar alabiliyordunuz, krizden sonra kimse borç para veremez hale geldi. Telefonlarım kapandı. Ev kiralarımı ödeyemez hale geldim. Eve ekmek götüremez hale geldim. Artık öyle bir noktaya geldim ki, bunaldım, ne yapacağımı bilemez hale geldim."

Tanker Emniyet'in parkında
Bunları tankerini Başbakanlık binasının önüne çekerek, "Ecevit'e hediye getirdim" dediği için korumaların "alaşağı ettikleri", yerlerde sürükleyerek "ölüyorum" diye inlettikleri kamyon şoförü Kazım Gemalmaz söylüyor.
Kazım Gemalmaz'ın kamyonunu Başbakanlık binasının önüne çekmesi TV ekranlarında bir gecelik, gazetelerde bir günlük haber oldu... Sonra Kazım Gemalmaz unutuldu... Eylem yaptı da ne oldu? Kamyonunu satabildi mi? Evine ekmek götürebiliyor mu?
Hamdi Ateş'in Yeni Şafak'ta yayımlanan söyleşisinden öğrendiğime göre "bomba uzmanlarının inceledikten sonra emniyet parkına çektikleri tanker"den ümit yok. Seksen milyon liralık ev kirasını beş aydır ödeyemeyen yedi yıllık eşi Nihal Gemalmaz "boşanma derecesine geldik. Ailem barıştırdı. İşsizlik canımızı bezdirdi" diyor. Kazım Gemalmaz'ın söyledikleri ise tüyler ürpertici: "Cezaevine atsalar da... Birkaç yıl yatsam. Kriz geçene kadar!.."

İşsizim diyene para cezası
Yeşim Tekstil'de çalışırken kriz nedeniyle işsiz kalan 34 yaşındaki işçi Coşkun Yıldız, çaresizliğini ekonomiden sorumlu Büyük Türk Büyükleri'ne duyurabilmek için önceki gün kendini zincirle Başbakanlığın bahçe demirlerine bağladı.
Korumalar onu da "alaşağı" etti. Yerlerde sürükledi. Ağzını "tıkadı." "Konuşma, sesini çıkarma, açım deme" diyerek uyardı. Banka hortumlayanları, devleti soyanları yargılamaya vakit bulamayan "sistem" hemen çalıştı. İki yaşında ve bir aylık iki çocuğu olan ve de parasızlıktan kendini demirlere zincirleyecek duruma düşen işçi Coşkun Yıldız, hemen "yargı"landı. "İşsizim, açım" diyerek bağırdığı için, işsiz ve aç olduğunu ekonomiden sorumlu Büyük Türk Büyükleri'ne duyurmaya teşebbüs ettiği için, 49 milyon 591 bin lira para cezasına çarptırıldı. Bu cezayı 10 gün içinde ödemesi gerekiyor. İşte bu da ona ve onun gibi, "işsiz kaldım, açım" diyenlere ders olsun... "İşsizim, ekmek alacak param yok" mu diyorsun?.. Öde bakalım 49 milyon 591 bin lira cezayı!..
(Bu yazıyı yazdıktan sonra eklenen dip not: İstikrar programları her ülkede ekonomik ve sosyal sarsıntı yaratır. Bu sarsıntıdan etkilenecek alt gelir gruplarının yaşamlarını sürdürmelerine imkan vermek için istikrar programları ile birlikte ek programlar hazırlanır. Bunlar "Yoksullara Yardım Programı, İşsiz Kalacaklara Yardım Programı" gibi programlardır. Ben yukarıdaki yazıyı "fakirlik istismarı" için yazmadım. Başbakanlık önünde eylem yapanlar benzeri milyonlarla Türk insanının yoksulluk ve işsizlik ve bütün bunların üzerine tüy diken "çaresizlik" sorunlarını birazcık da olsa hafifletebilecek politikaların artık gündeme gelmesi gerektiğini hatırlatmak için yazdım.)