Makro (büyük) düğün ile Reyyan kızımız ve Bilal oğlumuz dünya evine girdi. Allah mutlu etsin. Basına yansıyan haberlere göre Bilal oğlumuzun babası Başbakanımız Tayyip Erdoğan, bu "makro düğün"ün düzenlenmesi işini arkadaşı Arter Reklam'ın sahibi Erol Olçak'a vermiş. Erol Olçak, salon kirası, davetiye ve nikah şekerine 40 milyar 500 bin lira ödendiğini açıklamış. Düğün hazırlığı için yapılan diğer masraflar ile birlikte Tayyip Erdoğan'ın düğün faturası en az 100 milyar lira dolayında imiş...
İmkanı olan herkes, paraya kıyarak evladı için iyi bir düğün düzenlemek, dostlarını bu mutlu günde yanlarında görmek ister. Bundan doğal bir şey olamaz. Bu bakımdan düğün sahibi Başbakan Tayyip Erdoğan'ı kutlamaktan başka söylenecek söz, yazılacak kelime yoktur.
3 milyarlık kredi dağıtıldı
Başbakanımız, dün İstanbul'da "icra olunan" bu "makro (büyük) düğün" töreninden önce, 18 Temmuz'da da Diyarbakır'da bir başka törene "mikro (küçük) kredi" törenine katılmıştı. Ben bugün "makro düğün" törenini değil de Diyarbakır'daki "mikro kredi" törenini yazacağım.
Makro (büyük) düğün töreni coşkusu, Diyarbakır'daki "mikro (küçük) kredi" töreninde yoktu.
Çünkü "Doğu Anadolu'da fakirliğe son vermek için" Başbakanımızın Diyarbakır'da görkemli bir törenle başlattığı bu "mikro kredi projesi" çerçevesinde dağıtıla dağıtıla 6 (evet altı) fakire kişi başı 500 milyon lira (toplam 3 milyar lira) kredi dağıtılabilmişti.
O günlerde "mikro kredi projesi" sayesinde Doğu'da fakir fukara kalmayacağı, fakir fukaranın üretici olacağı "ballandırılarak" anlatıldı. Ünlü "borsa spekülatörü Soros"un bu proje için 300 milyon dolar bağışladığı, Dünya Bankası'nın 2003 yılında dağıtılmak üzere 75 milyon dolar tahsis edeceği yazıldı çizildi.
18 Temmuz'dan bu yana daha başka kimler ne kadar kredi aldı? Kredi alanlar neler yapıyor? Merak edip Diyarbakırlılara sorgu sual eyledim.
Her birine 500 milyon lira kredi verilen 6 "şanslı fakir" yurttaşımızın sadece 3'ünün durumunu öğrenebildim. Şanslı fakirlerden biri 500 milyon lira kredi ile buzağı almış. Öbürü çocuğuna boyacı sandığı yaptırmış. Çocuğu ayakkabı boyuyormuş. Üçüncü "şanslı fakir" sebze yetiştireceğim diyerek 500 milyon lira kredi kullanmış. Sebzecilikten vazgeçmiş, 300 milyon lirayı iade etmiş. Harcadığı 200 milyon lirayı ödemeye çalışıyormuş.
Diyarbakır'da sorgu sual eyledim... "İyi de bu 6 şanslı fakir vatandaş dışında kaç kişi kredi kullandı?" dedim. Henüz 6 kişi dışında kimseye kredi verilememiş. Çünkü "Doğu'da fakirliği sona erdirme ve fakiri üretime yönlendirme projesi" çerçevesinde bugüne kadar sadece 3 milyar lira (yazı ile üç milyar Törkiş lira) para bulunabilmiş... (Geliniz de "Burası Türkiye abicim" demeyiniz. Yüce devletimiz bankalarını hortumlayanların, hem hortumladıkları paraları helal ediyor, hem de hortumcuların ceplerine 20 milyar dolar koyuyor. Sonra da koskocaman Başbakan, Diyarbakır'da fakire 3 milyar Törkiş lira '2 şişe Petrus şarabı parası' dağıtarak fakirliği sona erdirmeye kalkıyor!..)
Diyarbakır soruşturmamdan sonra da "mikro kredi" fikrinin babası Diyarbakır milletvekili Prof. Dr. Aziz Akgül ile konuştum. Prof. Akgül iyi niyetli, heyecanlı bir kişi. Türkiye İsrafı Önleme Vakfı'nın başkanı. Daha başka konularda da orijinal projeleri var. Bunlar küçük kitapçıklar halinde bastırılmış. Makro kredi projesinin mucidi Muhammed Yunus. Bangladeş'te bu projenin başarılı olduğu söyleniyor.
Zekat ve kredi
Prof. Akgül'ün bana anlattığına göre, bu tür kredilerde bir kişiye en fazla 500 milyon lira ödenecek. Kredi 46 haftada taksitlerle geri ödenecek. Krediyi alan yüzde 24 faiz ve 120 milyon lira da hizmet maliyeti ödeyecek.
500 milyon lira krediyi kullanan fakir vatandaş ne yapar, nasıl yapar da hemen para kazanmaya başlayabilir? Her hafta taksit, faiz ve masraf karşılığı 14 milyon lirayı nasıl öder? Benim aklım almadı.
Diyarbakırlı bir dostum da "Hocam" dedi, "eğer bir fakir 500 milyon lira ile üretici hale gelebiliyor ise, çok sayıda vatandaş zekatını bu yolda kullanır... Hem de kredi olarak değil... Ama 500 milyon lira ile ne yapılabilir ki?.."
Kimsenin hevesi kırılmasın
(Açıklamalar:
1) Mikro kredi projesinin babası Prof. Akgül'ün çabalarını küçümsemek ve hevesini kırmak için değil, neyin ne olduğunu tartışmak için bunları yazdım.
2) Doğu Anadolu'da fakirliğe son vermeyi amaçlayan bir proje için 3 milyar liracık para bulabilen bir hükümetin başbakanının üç saatte yedi bin beş yüz kişiyi ağırlamak için 100 milyar lira harcayabildiğine dikkatlerinizi çekmek istedim.
Osmanlı Sadrazamı Sokullu, Venedik elçisine, "...Biz gerekirse gemilerin yelkenlerini atlastan, halatlarını ibrişimden yaparız..." demişti...
Başbakanımız Erdoğan da düğünün baş davetlisi İtalyan Başbanı'na herhalde "...Fakirliğe son verme projesi için hükümetin sadece 3 milyar lira bulabildiğine bakmayınız... Biz gerekirse düğünlerimiz için cebimizden 100 milyar lira çıkarıp harcarız..." demiş ve o da Osmanlı Sadrazamı Sokullu gibi tarihe geçmek istemiştir.)