Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İstanbul, sadece şehirde yaşayanlar için değil, Türkiye için önemli bir "şehir"dir... Böyle bir şehre belediye başkanı olmak, bir onur - bir şanstır... Bu şehre belediye başkanı olan, çok büyük sorumlulukları üstlenmiş olur. Bir hizmet yarışına soyunur. Mitolojide adı geçen, "Constantinople" olarak ün yapan, beş yüz elli yıldır Türklerin elinde bulunan, Osmanlıya "payitaht"lık etmiş bu şehri, bırakınız daha güzel hale getirmeyi, güzelliğini koruma becerisini göstermek bile, bir belediye başkanının adının tarihe geçmesi için yeterlidir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş, Sivriadaya 110 metre boyunda "semazen anıtı" diktirecekmiş... Sokaklarında lambaların yanmadığı, kaldırımlarında halkın yürüyemediği, yollarında araçların hareket edemediği, bir kıyıdan öte kıyıya insanların taşınamadığı, gecekondulaşmanın ve çirkin yapılaşmanın tarihi ve doğal yapıyı rezil ettiği İstanbulda Sivriadaya semazen anıtı yaptırmaya kalkmak, İstanbullu ile alay etmektir. "Dam üstünde saksağan... Vur beline kazmayı..." derler ya... İşte onun gibidir. Kadir Topbaşı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı makamı için AKP Başkanı, Başbakan R. Tayyip Erdoğan uygun gördü. Seçimine katılanların çoğunluğu Büyükşehir Belediye Başkanlığını onayladı. Ama bundan sonra Topbaş, sadece Erdoğana ve ona rey verenlere karşı sorumluluk taşımıyor. Tüm İstanbullulara karşı sorumlu. Başarısının meyvesi İstanbulda kalacak. Başarısızlığı İstanbulu etkileyecek...Topbaş, kendisinden önceki Büyükşehir Belediye başkanlarının yaptıkları hizmetleri aşmak zorundadır... İstanbulda yakın zamanlarda iyi şeyler oldu. Büyükşehir Belediye başkanları şehri ağaçlandırdı, yeşillendirdi. Su sorunu çözüldü. Hava kirliliği diye bir şey kalmadı. Kanalizasyon sorununun çözümünde ilerleme sağlandı. Pisliklerin denize akması büyük ölçüde önlendi. Metro yapıldı. Raylı taşımada yol alındı... Bunlar genelde "altyapı yatırımı" denilen büyük harcama gerektiren işlerdi. Topbaş, bu işleri yapabilen bir sistemin ve kadronun başına geçti... Açık anlatımıyla "...İşte at... İşte meydan..." Ata atlayarak koşmaya başlayacak yerde, "Sivriadaya 110 metrelik semazen anıtı hikâyesi"ni anlatınca, moral bozuyor. Halkımız icraat bekliyor Belediye Başkanı Topbaş, "törenlerde ve de zengin sofralarında vakit harcayacak yerde benim gibi saf ve bakir Anadolu çocuklarını da dinlemeye azıcık vakit ayırabilse" ona derdim ki, "Sayın Başkanım... Oturduğunuz koltuk çok önemli. Sorumluluğunuz çok büyük. Geliniz, vaktinizi boş geçirmeyiniz. Öyle işlere imza atınız ki, ileride halk isminizi hayır ile ansın..." Sonra da, "Sayın Başkanım" diyerek devam ederim, "Ne olur, sabahın ilk saatlerinde ve akşam saatlerinde otomobile binerek İstanbulu bir baştan öbür başa dolaşın. Sokakların halini, sokaktaki halkın halini görün. Sokak lambalarının direklerinin perişanlığını, yanmayan lambaların ana caddeleri bile nasıl karanlığa boğduğunu, köprü lambalarının, Boğaz kıyısındaki sokak lambalarının bile yanmadığını görün.Toplu taşıma hizmetlerinin yetersizliğini görün. Sokakların işgali nedeniyle araçların 10 dakikada ulaşılacak yere 60 dakikada nasıl ulaşabildiğini görün. Trafiğin nerelerde saatlerce düğümlendiğini görün. Yılda iki defa yapılıp bozulan kaldırımlardan insanların yürüyemediğini, yeni yapılan kaldırımlara park edilen otomobiller yüzünden halkın caddelerden yürümek zorunda kaldığını görün... İstanbul gibi bir deniz kentinde halkın toplu deniz taşımacılığından yararlanamamasının, belediye otobüslerinin yetersizliğinin alt gelir grubunu nasıl zor duruma düştüğünü görün. Varlıklı kesimin kanun dışı yapılaşma ile denize inen sokakları nasıl halka kapadığını, yükseltilen bahçe duvarları ile denizin önüne nasıl set çekildiğini görün.Sonra da masanın başına geçelim. İstanbul için kısa, orta ve uzun dönemli bir eylem planı hazırlayalım. Bu plan çerçevesinde uygulama programları yapalım. Bunları Başbakan Erdoğana gösterelim. O, daha güzel İstanbulu hedef alacak bu tür plan ve programlara mutlaka destek verir. Siz de İstanbullulara daha güzel, daha çağdaş bir İstanbul için yapılacakları anlatın ki, halk size destek versin... Ne olur, Haliçe teleferik teli çekmek, Sivriadaya 110 metrelik semazen heykeli dikmek gibi halka ve İstanbula hiçbir yararı olmayacak acayip projelerden söz etmekten vazgeçin... Sizden önce sizin koltuğunuzda oturanların kalıcı icraatlarını aşmak zorunda olduğunuzu unutmayın. Size oy verenler de vermeyenler de İstanbul için iyi şeyler yapmanızı bekliyor... Hadi bakalım, vakit geçiyor. Unutun teleferik, heykel gibi fasa fiso hayalleri... İşinize bakın" derdim...Ama bu arada, İstanbulu rezil eden kıyılardaki seyyar balıkçı teknelerini kaldırdığı, kanun dışı yapıları yıkmaya çalıştığı için de teşekkür ederdim... Bilemiyorum bunları söyleyince bana kızar mı idi? Bilemiyorum bu söyleyeceklerimin yararı olur mu idi? guras@milliyet.com.tr Halk sokaklarda perişan