Bir "istikrar programı" uygulanıyor. Bu programın hedefi "enflasyonu aşağıya çekmek." Enflasyonu aşağıya çekmek için "para muslukları kısıldı", ekonominin suyu kesildi ama bu yetmiyor. "İnsanların da enflasyonun düşeceğine inanmaları" gerekiyor. Üreticinin ve tüketicinin gelecek günlerde enflasyonun düşeceği varsayımına dayalı olarak davranışlarını yeniden düzenlemesi gerekiyor.
Ekonomide frene basılmasının, basit anlamıyla para musluklarının kısılmasının ve ekonominin suyunun kesilmesinin faturası büyük oldu. Üretim, büyüme durdu. Halk fakirleşti. İşsizlik arttı. Ama halka bu faturayı boşuna ödemediği, bu fedakarlığın boşa gitmediği, bütün bunların karşılığında "istikrar" geleceği, "enflasyonun ineceği" söylendi. Halk da buna inanmaya başlamıştı ki... Çömlek tekrar patladı!
Çömlekten dışarıya istikrarsızlık tohumları yayılır oldu. Bazı kimseler bu tohumları bilerek bilmeyerek etrafa hızla savunuyor.
Enflasyonu aşağıya indirme programının bir bacağı "para musluklarının kısılması", öbür bacağı "halkın istikrarın geleceğine ve enflasyonun düşeceğine inanmasıdır."
Para musluklarını "emir ve kumanda ile kesmek" mümkündür. Ama halkın istikrar bekleyişini, enflasyon bekleyişini "emir ve kumanda" ile oluşturmak imkansızdır. Bu bekleyiş çok uzun sürede "iyimsere" ama çok kısa sürede "kötümsere" dönüşür.
Üreticiler ve tüketiciler uygulanan programın istikrar getireceğine, enflasyonu aşağıya çekeceğine inanmaya başladığı için yatırımlarda ve üretimde kıpırdanma, piyasada canlanma görülmüştü.
Ne yazık ki, Ecevit’in hastalığına dayalı olarak ortaya çıkan erken seçim tartışmaları ve ülkeye yayılmak istenen erken seçim havası bugüne kadar ödenen faturaları boşa çıkaracak.
Ecevit’in hastalığı ile erken seçimi birbirinden ayıramaz isek işte o zaman "gökten gene kötülükler yağmaya başlayacak".
Ecevit’in eli ayağı tutarken, Ecevit sonrası dönem için yumuşak geçiş hazıklığı yapılsa idi veya yapılabilse idi, bugünkü "belirsizlik" söz konusu olmazdı.
Ecevit’in eli ayağı bir günde tutmaz olmadı ki... Hastalığını döviz kuruna, hastaneye yatma saatini borsanın kapanış seansına ayarlayacak kadar duygusal olan koca lider halkın, politikacıların dünyanın gözü önünde eridi, bitti... Bitti... Bitince de "Aaaaa... Eyvah Ecevit sonrası biz şimdi ne yapacağız?" şaşkınlığı başladı.
Şimdi "takkeyi önümüze koyarak" düşünmenin ve karar vermenin zamanıdır: (1) Ecevit’in sağlık nedeniyle politika sahnesinden çekilmesi normaldir. Bugüne kadar alternatifi düşünülmese de Ecevit’siz olarak "oyunun" devam etmesi mümkündür. Böyle olması gerekir. Ülkenin yararınadır. Belki de Ecevit’siz olarak bu oyun daha iyi oynanabilir. (2) Ecevit’in sağlık nedeniyle politika sahnesinden çekilmesi sonunda mutlaka ve mutlaka bir erken seçim havasına girmek ve erken seçim kararı almaya çabalamak (erken seçim kararı alınamaması ve erken seçim yapılamasa bile) her şeyi rezil eder.
Osman Ulagay’ın önceki gün sütununda uzun uzun anlattığı gibi, istikrar programının baş sorumlusu Kemal Derviş’in "erken seçim olsa da ekonomiye fazla zarar vermez" diyerek başlattığı erken seçim tartışması "saçma"dır. IMF memuru Kahkonen isimli zatın "Türkiye ekonomisinin krizlere direnecek kadar güçlendiğini" söylemesi "zırva"dır.
Türkiye "Ecevit’siz günleri" biraz gayret, biraz fedakarlık ile atlatabilir. İstikrar programı ufak tefek aksaklıklara rağmen yürüyebilir... Ama (tekrar ediyorum erken seçim kararı alınabilsin alınamasın, erkem seçim yapılabilsin yapılamasın) erken seçim havasına girmek, her şeyin sonu olur. Ne istikrar kalır, ne dolar fiyatını tutturabilirsiniz, kimse ne yatırım yapar, ne de kimse para harcar...
Ölümlerden ölüm beğeniniz! Yaşamak, gülmek, üretmek, refah, istikrar bize haram!