Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


İŞÇİ "Muammer" ile, üniversite öğrencisi "Hakan"ın başarı öykülerini anlatayım da, Sayın okuyucularımın "içleri açılsın"... Türkiye'de kötülükler de var ama iyilikler de var... Köşeyi üçkağıtçılıkla dönenler var ama, "kafasını ve kolunu çalıştırarak" başarıyı yakalayanlar, hem de kalıcı başarıyı yakalayanlar da var.
İşçi Muammer ve üniversite öğrencisi Hakan'ı geçenlerde BÜMED'in (Boğaziçi Mezunları Derneği'nin) desteği ile düzenlenen Genç Girişimciler yarışması nedeniyle tanıdık.
Muammer Semerci, Zonguldak'ın Alaplı'sında 1960 yılında doğdu. İlokulu bitirdikten sonra 13 yaşında İstanbul'a geldi. Torna atölyelerinde çıraklık yaptı. Askerden sonra Karadeniz Ereğlisi'ndeki boru ve profil fabrikalarında çalışmaya başladı. 1991 yılında Körfez krizi nedeniyle işler durgunlaştığında, fabrikadan çıkışı verildi. İşsiz kaldı. Yeni bir iş bulamadı. "Ne yapabilirim, ne yapabilirim?" diye düşünürken, daha önce işçi olarak çalıştığı Sevil Profil Fabrikası'nda kullandığı makinelerin benzerini yapmaya karar verdi.
Kardeşi Aydın Semerci ile birlikte bir müteşebbisin kapısını çalarak, onun için bir profil makinesi yapabileceklerini anlattı. Müteşebbis teklif ettiği makineyi yapması için tezgahlarını kullanma izini verdi.
İki kardeş müteşebbisin tezgahlarını kullanarak kısa sürede bir profil makinesi üretti. Muammer Semerci bu başarının cesareti ve yaptıkları makineden aldıkları para ile 1994 yılında Birlik Makine Sanayi Şirketi'ni kurdu.
İşçi iken, işsiz kalan Muammer Semerci 1994 yılından bu yana "fabrikatör". Alaplı sanayi bölgesinde 3.500 metrekare kapalı alanı, 5.500 metrekare açık alanı olan ve sanayi makineleri üreten bir fabrikanın sahibi. Çoğu endüstri meslek liselerinin torna ve tesviye bölümünden mezun kırk kişiye doğrudan istihdam imkanı sağlıyor.
Fabrikasında 10 mm'den 160 mm'ye kadar boru ve 10X10'dan 120X120 mm'ye kadar profil üreten makineler yapıyor.
Daha önce yurt dışından tanesi 1 milyon marka ithal edilen makinelerin benzerini 325 bin marka satıyor.
Bugüne kadar Muammer Semerci'nin ürettiği makinelerle yurdun değişik yerlerinde 33 boru ve profil tesisi kurulmuş.
İlkokul mezunu Muammer Semerci'nin hedefi Amerika'da fabrika kurup, üretimini orada sürdürmek.
Bu okumamışı... Gelelim okumuşuna...
Üniversite öğrencisi Hakan'ın hikayesini Deniz Gökçe'den öğrendim. Deniz Gökçe'nin anlattığına göre, Hakan Altınay üniversite öğrencisi iken kafayı "robot"lara takmış. Hani fabrikalarda üretimin değişik safhalarında insanın yapacağı işi otomatik olarak yapan makineler var ya... İşte onlara. Şişeye su doldurulurken, kapağını otomatik olarak kapayan, üzerine etiket yapıştırıp, sonra da kutuya dolduran tip makineler... Veya buzdolabını, boya havuzuna sokup, çıkaran, sonra kendiliğinden cilalayan, kapısını vidalayan tip makinelere...
Bu tip robotları Japonlar yapıyor ya... Hakan Altınay demiş ki, "Japonların yaptığı her robotu biz de yaparız..." Öğrencilik yıllarında arkadaşları ile paraları olmadığı halde bu işe soyunmuşlar. Paraları yok ama, bilgileri var. Nakit sermaye yerine kafa sermayesi ile Altınay Robotik ve Otomasyon Şirketi'ni kurmuşlar.
Hakan Altınay şimdi hem İTÜ'de öğretim üyeliği yapıyor hem de robot üretiyor.
Anlatımına göre 300 bin saatlik AR - GE (Araştırma - Geliştirme) birikimi ile çalışan grup 4 yılda 16 otomasyon projesi üretmiş. Eczacıbaşı, Arçelik, Şişe - Cam, Pak - Maya firmalarına robotik ve otomasyon projeleri hazırlamış. Yurt dışına iş yapmaya başlamış.
Türkiye'de günlük hay - huy arasında moralimiz bozulur: "- Bu ülkede hiçbir şey olmaz... Bu ülkede çalışana iş yok... Köşeyi dönmek için üçkağıtçı olacaksın..." diyerek isyan ederiz.
Ama Sayın okuyucularım, görüyorsunuz ki, bu ülkede kafasını, kolunu çalıştırmayı bilenler de başarılı oluyor.
Okumuşu da oluyor, okumamışı da oluyor... İş ki kafayı işleteceksin, iş ki, kolu işleteceksin...