Kalkınmak demek, daha fazla mal ve hizmet üretmek demektir. Mal ve hizmet üretiminin an girdilerinden biri elektriktir. Elektrik olmadan üretim artamaz. Üretim artmadan ülke kalkınamaz. Kişi başı milli gelir yedi yıldır kaldığı yerde kalır. 3 bin doların üzerine çıkamaz. Bu ülkede yaşayanlar hayat boyu refahı göremez.
Günümüzde tüm üretim elektriğe bağlıdır. Elektriği kesince üretim tatile girmez. Tümüyle rezil olur. Çünkü ileri teknolojide makine elektrik kesintisi nedeniyle zorunlu olarak durduğunda, üretim hattındaki ürünler bozulur. Sistem bozulur. Makineler bozulur.
Sayın Ecevit "sokak lambalarının yarısını söndürerek elektrik sorununa çözüm arayışındadır." Halbuki sokak lambalarının tükettiği elektrik devede kulaktır. Esas elektriği sanayi kullanır. Türkiye'de tüketilen elektriğin kullanım alanlarına yüzde dağılımı şöyledir:
Sanayi % 63.2
Ev / işyeri % 28.2
Devlet daireleri % 4.5
Sokak lambaları % 4.1
Toplam tüketim % 100.0
Türk ekonomisinin normal olarak her yıl yüzde 7 dolayında kalkınması gerekir. Yüzde 7 kalkınma demek gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYİH) bir yıl içinde yüzde 7 büyümesi demektir. Bu ise mal ve hizmet üretimindeki yüzde 7 büyüme ile gerçekleşebilir.
Bu ülkede mal ve hizmet üretiminin bir yılda yüzde 7 dolayında artması elektrik tüketimini yüzde 10 - yüzde 12 dolayında artırır.
Başka anlatım ile, eğer elektrik üretimi bir yıl yüzde 10 - 12 dolayında artmaz ise, Türkiye ekonomisi o yıl yüzde 5 - yüzde 7 dolayında bir büyüme hızına kavuşamaz.
Türkiye elektrik darboğazına elektrik üretimini her yıl bu oranlarda artıramadığı için girdi. Türk ekonomisi elektrik üretimi artmadığı için tökezlendi.
Aşağıdaki tabloya bakınız. 1990 yılından bu yana biz elektrik santrallarımızın kurulu gücünü artıramadık. Buna karşı tüketim, kurulu güç artışının üzerinde bir gelişme içinde oldu. 1990 yılından bu yana elektrik üreten tesislerin gücü (kapasitesi) yüzde 67 oranında artarken, ülkedeki brüt elektrik enerjisi tüketimi yüzde 123 oranında arttı. Aynı dönemde GSYİH (milli gelir) büyümesi yüzde 35.9 oranında gerçekleşti. Bizim ekonomimiz 1990 - 2000 yılları arasında en az yüzde 65, yüzde 70 oranında büyüyebilirdi. Fakat böyle bir büyüme, kurulu güçte (kapasitede) en az yüzde 120 - yüzde 140 büyümeyi gerektirirdi. Halbuki kurulu güç dokuz yılda sadece yüzde 67 oranında büyüyebildi.
Eğer Türk ekonomisi 1994 yılında yüzde 5.5, 1999 yılında yüzde 5.0 oranlarında küçülmese idi (geriye gitmese idi) bugün elektriksizlikten sanayi durmuştu.
Ekonomi kötü gitti, kalkınamadık da bu sayede elektrikler sönmedi. Şimdi de barajlardaki suyu sonuna kadar kurutup elektrik açığını kapatmaya çalışıyor, suçu sıcaklara yüklüyoruz.
En pahalı elektrik, olmayan elektriktir. Türkiye öncelikle elektrik açığını kapatmak zorundadır. Ama bu "laf ile olmaz." Plan ile, proje ile soruna öncelik vererek olur. On yılda yapılmadı. Gene yapılmayacak... Ama hiç olmazsa biz yazalım da içimizde kalmasın.
Kaynak: DPT
Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr