Bankaların sermayelerini yeterli çizgiye yükseltmeyi hedef alan kanun, kamuoyundan gelen tepkiler de dikkate alınarak "iyi bir şekilde" çıktı. Bu kanun "iyi" uygulanır ise Hazine’nin parası heba olmaz.
Konuya yabancı olanlara "neyin ne olduğunu" basitleştirerek anlatmak istiyorum.
Uluslararası bankacılık ilkelerine göre, bankalar yükümlülüklerinin en az yüzde 9’u dolayında sermayeye sahip olmaları gerekiyor. Buna sermaye yeterlilik oranı (rasyosu) deniliyor. Kaba bir anlatım ile banka 100 lira kredi dağıtmış ise, en az 8 lira sermaye sahibi olacak. Sermayesi 5 lira ise, ya sermayesini artıracak, ya da krediyi kısacak... Sermaye yeterlilik oranının bir defa için tutturulması işe yaramıyor. Çünkü her batan kredi sermayeden düşürülüyor. Her batan kredi sermayeyi küçültüyor. Türkiye bir krizden çıkıp, öbürüne girdi. Bankaların kredileri battı. Bu durumda bankaların sermayeleri eridi.
Sermaye yeterlilik oranları yüzde 5’lerin altına, hatta sıfırın altına düşen, sermayesiz kalan bankaların, (1) Ya, hemen iflaslarının istenilmesi, (2) Ya da devletin bunlara el koyarak Fon kapsamına alması gerekiyor. Fon kapsamına 19 bankayı alan ve bunların yükü altında ezilen devlet daha basit, daha ucuz kurtarma yolları arıyor.
Yeni kanun bakınız neler getiriyor:
(1) Bağımsız denetçiler bankaların bilançolarını inceleyecek. Batık kredileri sermayeden düşecek. Bankaların gerçek sermaye durumlarını tespit edecek. Bir bankanın sermaye yeterlilik oranı yüzde 5’in altında ise (kabaca toplam kredi rakamının yüzde 5’inden küçük ise) bu bankaya bu kanun çerçevesinde işlem yapılacak.
(2) Banka genel kurulu toplanarak hemen sermaye artırımına karar verecek. Sermaye artırımı ilan edildikten sonra 15 gün içinde ortaklar rüçhan haklarını kullanarak borsa değeri ne olur ise olsun bin liralık hisseyi bin liradan satın alabilecek.
Bankalarımızın bir bölümü halka kapalı, bir bölümü halka açık. Sermayesi halka kapalı bankaların ortakları ile halka açıklardan çoğunluk hissesine sahip ortaklar sermaye artırımını kendi imkanları ile karşılayacak. Sermayesi halka açık bankalarda ise ortaklar borsada işlem gören ve prim ile satılan hisse senetlerinde rüçhan hakkını mutlaka kullanacak... Örneğin İş Bankası sermayesini yüzde yüz artırma kararı almış olsa, bugün borsada 8.700 liradan satılan İş Bankası C hisseleri bu karar üzerine 5.000 liradan işlem görmeye başlasa... Hangi hisse senedi sahibi borsada 5.000 liradan işlem gören hisse senedine 1.000 liradan sahip olmak için rüçhan hakkını kullanmaz?
(3) Bankalar sermaye artırımı kararı aldıktan ve ortaklara rüçhan hakkı kullandırılarak sermaye artırımı yapıldıktan sonra toplanan sermaye yüzde 5’lik sınırın altında kalmış ise, ortakların sermaye artırımı için bankaya koydukları para miktarındaki parayı Fon yönetimi sermaye olarak bankaya vererek sermaye yeterlilik oranının yüzde 5’e çıkmasını temin edecek.
Bu yapılırken, bankaya aktarılan paranın teminatını oluşturmak için, bankanın yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı olarak elinde bulunduran ortaklara ait hisseler Fon yönetimince rehin alınacak.
(4) Ortakların sermaye olarak koydukları para kadar Bankacılık Üst Kurulu’nun sermayeye iştirakine rağmen sermaye yeterlilik oranı yüzde 5’e ulaşamıyor ise, bu bankanın faaliyetine son verilecek.
(5) Sermaye yeterlilik oranı ortakların sermaye artırımı ile yüzde 5’e kendiliğinden ulaşmış durumda olan bankalar ile Fon katkısı sonucu bu orana ulaşacak bankaların sermaye yeterlilik oranını yüzde 9’a yükseltmek için, bankalara hisse senedine dönüştürülebilir tahvil karşılığı ve 7 yıl vadeli, sermaye benzeri kredi verilecek.
(6) Kanunda bir de "reel sektör"e, "sus payı maddesi" yer alıyor. Bu maddeye göre bankalar, Fon tarafından bankaya sermaye olarak aktarılacak paranın en az yüzde 60’ını, 30 Haziran 2003 tarihine kadar, "Kredi olarak dağıtmak zorunda". Bankalar kanun zoru ile önüne gelene kredi dağıtamaz ki... Dağıtır ise, sermaye olarak Fon’dan gelen paraları batırır...
Ekonomi gelişecek, piyasa canlanacak, kredi kullanacaklar teminat verecek... Bunlar olmaz ise bankalar nasıl kredi dağıtır?...
Göreceğiz.