Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Başbakan Sayın R. T. Erdoğan, hükümetin uyguladığı ekonomi politikalarını eleştirenlere sert çıktı. “Bunlara... Karagümrük nerededir diye sorsanız, inanın bilmezler. Niye? Böyle bir dertleri yok ki. Bunu ancak araştıran bir ekip olacaksınız ki bileceksiniz!” dedi. (Milliyet, 26 Temmuz 2008 Cumartesi, sayfa 8)
Ekonomi politikalarını eleştirmeye çalışan, saf ve bakir bir Anadolu çocuğu olarak bu sözlerden pek çok alındım. Ben Karagümrük’ü hem bilirim hem de severim... Üstüne üstlük Milliyet Ekonomi Bölümü’nde çalışan araştırmacı gazeteci Bülent Yardımcı’nın peşine takılarak Karagümrük kazan, ben kepçe dolaşıp dururum.
Sayın Erdoğan’a, Karagümrük’ü ne kadar bildiğimi “ispat edebilmek için” bildiklerimi sıralayayım. Bakalım “temize çıkabilecek miyim”?
Efendim, 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u aldıktan sonra zamanın ünlü kabadayısı olan Kara Davut’a, surlardan şehre girip çıkan insanları ve malları kontrol etme ve de gümrük parasını toplama sorumluluğunu vermiş. İşte o nedenle surların Kara Davut’un kontrolündeki kapısı, “Kara-Gümrük” olarak anılmamış.

Haberin Devamı

Kabadayıları yiğittir
Karagümrük, Fatih medreselerine bitişik olduğundan Osmanlı döneminde okuryazar takımının oturduğu, tarikat merkezlerinin, dergâh ve tekkelerin bulunduğu önemli bir mahalle olmuş.
İstanbul’un önde gelen tarikat merkezlerinden Nurettin Cerrahi Tekkesi, “halveti”lerin kutsal mekânıdır. Canfeda Hatun Camii, Karagümrük Medresesi, Mihrimah Sultan Camii, Nişancı Mehmet Paşa Camii Karagümrük’ün önemli yapıtlarıdır.
Karagümrük’ün, Sulukule’yle komşuluğu nedeniyle, buranın insanları hem “Roman” kültürünü hem de Osmanlı’dan kalma “kabadayı” kültürünü yaşatır.
“Kabadayılık” konusunda benzer özelliğe sahip Kasımpaşalılar ile Karagümrüklüler arasında bir süredir ciddi çekişme yaşanmaktadır. Karagümrük’te bazı lokallerin kapısına bu nedenle “Kasımpaşalılar giremez” yazıları asılmıştır.
Bir dönemin kabadayılarından (aslen Malatyalı olan) Fevzi Öz, Karagümrüklü olarak ün salmıştır. Değirmen Sokak’taki kıraathanesi, günümüzde de çok kimsenin her gün buluştuğu bir lokaldir.

Haberin Devamı

Kıraathanesi ünlüdür
Gazeteci dostum Bülent Yardımcı sayesinde bu kıraathaneyi tanıdım. Kıraathanede Milliyet, Hürriyet, Posta, Fanatik, Yeni Şafak ve “Karadeniz’den Güne Bakış” gazeteleri bulunur. Çünkü Karagümrük’te Karadenizliler çoğunluktadır. Duvarını Malatya Kültür Derneği Takvimi ile 3 Malatya fotoğrafı süsler. Kıraathane görevlisi Malatyalı Fırat, çayın demlisini, kahvenin okkalısını getirir.
Çayın bardağı 50 YKr, kahvenin fincanı 1 YTL’dir. Kıraathaneye Trabzonlu ve Oflulardan başka bu semtin yeni sakinleri, Kastamonu ve İnebolulular ile Siirt, Sivas ve Diyarbakırlılar da gelir.
Karagümrük’ün 1926’da kurulan futbol takımı ünlüdür. 1932-1933 Cumhuriyet kupalarını ve Halk Fırkası Kupası’nı kazanan kulüpte Beşiktaşlı Baba Hakkı, Müjdat Gezen’in babası Necdet, hakem Ahmet Çakar’ın babası Dr. Mustafa Çakar, Karagümrük takımının ünlü oyuncularıdır.
Karagümrük’ün sahası “Çukurbostan” eski bir Bizans sarnıcıdır. Duvarları çöken sarnıç 12 bin seyirci kapasiteli bir futbol sahasına  dönüştürülmüştür.
Yazıyı bitirirken okuyucularıma bir Karagümrük şarkısı önereceğim. Plağını bularak dinleyiniz. Uğur Arslan’ın “Karagümrük Yanıyor” ismini taşıyan şarkısında “Taksici Ramazan”, “Aslı’nın aslını” hikâye ediyor: “Karagümrük yanıyor/Polis beni arıyor/Ben suçsuzum diyorum/Kimse beni duymuyor”.