ABİCİM burası Türkiye... Burada dönen dolaplara kimselerin aklı ermez. Türkiye'nin dışında, dünyanın hangi ülkesinde halkın parası yurt dışına geziye çıkıp, iki ülke dolandıktan sonra, ülkeye dış borç olarak girer ki? Hangi ülke kendi halkının parasını "Dış Borç Kütüğü"ne kaydedip, kendini dünyaya borçlu olarak ilan eder ki?..
Dış borç rakamlarımızı şişiren bu akıl almaz para trafiğini sayın okuyucularıma anlatacağım.
Türkiye'de Türk Lirası faizleri yüksek. Bu durumda döviz ile borçlanmak daha kazançlı, daha cazip ya... Bankalar ve şirketler döviz kredisi kullanmaya başladı.
Bunu gören Maliye, "domuzdan kıl koparmak sevaptır" diyerek, bu gibi işlemlerin üzerine vergiyi bindirdi. "- Her kim ise döviz ile borçlanacak, yüzde 6 oranında Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu'na (KKDF) yüzde 6 haraç ödeyecek, Banka ve Sigorta Muamele Vergisi (BSMV) ödeyecek, Damga Vergisi ödeyecek" denildi. Zülfikar Doğan'ın hesaplamalarına göre diğer kesintiler ve vergiler ile birlikte döviz kredilerine yüzde 10 dolayında bir yük bindirildi.
Bankalar ve büyük sanayi şirketleri bu durumda başladı ağlaşmaya "- Biz ülkeye döviz bulalım... Maliye bize yüzde 10 ceza kessin... Ayrıcalık isteriz!.."
Taaa... Rahmetli Turgut Özal döneminde bu ayrıcalık bir kararname ile sağlandı. "- Her kim ki, 2 yıl ve daha uzun vadeli döviz kredisi bulur, o banka veya şirket bu yüzde 10 yükten kurtulur" denildi.
Bu vergi yükünün yarattığı karmaşayı basitleştirerek anlatayım. Bir şirket düşününüz:
- Türkiye'de döviz kredisi kullanır ise, kredinin maliyetinin üzerine (döviz maliyetinin üzerine) yüzde 10 vergi ve fon kesintisi yükü biniyor. Bu krediyi yurt dışından kullanmış olur ve de vadesini 2 yıl bir ay vade olarak gösterir ise bu yükten kurtuluyor.
- Dışardan kredi ile makine alacak şirket, bu krediyi 2 yıl bir aylık vadeli kredi olarak gösterir ise, yüzde 10 vergi yükünden kurtuluyor.
Eeee... Madem ki, Maliye böyle bir sistem kurmuş, bu sistemin de işlemesi lazım... Nasıl işleyecek? Türkiye'de döviz kredisi olarak kullanılacak fonlar, hooppppp diye yurt dışına, turistik geziye çıkacak... Şirketler, bankalar, Türkiye'de borçlanacak yerde, yurtdışından borçlanmış görünecek.
Ama yurtdışından borçlanıldığında da vergi muafiyetinden yararlanılabilmesi için bunlar Maliye'nin "Borç Kütüğü"ne kaydedilecek.
Çarkıfelek'in işleyişini düşünebiliyor musunuz? Türk halkının Türk bankasına döviz mevduatı olarak yatırdığı paraları, buradan yurtdışına çıkıyor. Sonra yurtdışında bu paralar, Türk şirketlerine, Türk bankalarına, döviz kredisi olarak kullandırılıyor. Bu işlemler Hazine'nin "Dış Borç Kütüğü"ne dış kredi kullanımı olarak kaydediliyor.
Hazine'nin "Dış Borç Kütüğü"ne kaydedilen paranın kaynağının Türk halkının döviz mevduat hesapları olduğuna kimse aldırmıyor. Ama dost ve düşman "Üffff beee... Türkiye'nin de dış borcu nasıl da artmış" diye şaşırıp kalıyor.
Türkiye'nin dış borcu 100 milyar dolar olarak görünüyor. Bunun sadece 39 milyar doları kamu borcu. 12 milyar doları Merkez Bankası'ndaki döviz mevduatı. Kalan 49 milyar dolar bankaların ve şirketlerin (özel sektörün) dışarıdan kullandığı krediler. Tabii ki bu paranın tamamı Türkiye'den dışarıya çıkıp, sonra borç adı ile giren para değil ama, büyük kısmı böyle... Ve de çark işlemeye devam ediyor.
Her ne kadar iyileştirici değişiklikler yapıldı ise de, şirketlerin hala 1 yıldan kısa vadeli döviz kredileri yüzde 3 KKD Fonu kesintisine ve yüzde 5 BSM vergisine tabi olduğundan, dışarıdan 1 yıldan uzun vade ile kredi kullanıp, bunu Dış Borç Kütüğü'ne kaydettirmek şirketlerin yararına... Ve de böylece, dış borç rakamımız şişip duruyor.