Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



1974 Barış Harekatı sonrası, Türkler Kuzey'de, Rumlar Güney'de toplandı. Türklerin Güney'de bıraktıkları mülklerin tapuları kimseye verilmedi. Mülkler bir vakıfa emanet edildi. Bu vakıf mülkleri Kuzey'den göç edenlere kiraladı.
Güney'e kaçan Rumların Kuzey'de bıraktıkları mülkler ise, Güney'den gelen Türklere "koçan" denilen "tapu hükmündeki" belgelerle dağıtıldı. Arta kalanların "koçan"ları Türkiye'den adaya göç edenlere verildi. Geçen süre içinde "koçan"lar alınır satılır oldu... Tapu oldu...
Kuzey'deki Türkler ellerinde koçanı / tapusu olan binaları, arsaları, kendi mülkleri olarak kabul ediyor. Bunların bir gün eski Rum sahiplerine iade edilebileceğini düşünmüyor. Denktaş, "Türkleri otuz yıldır sahip olduğu mülkten kimse çıkaramaz" diyor.
İşte bu da "çözümü güçleştiriyor"... Hatta "imkansız" kılıyor.
Annan planını "kabul edilemez" görenlerin en fazla "korktukları" planın mülkiyet sorununun çözümüne ilişkin hükümleri.

Koçanlar mülkiyet kuruluna
Annan planına karşı olanlar Kıbrıs'ta bana şunu anlattı: Annan planına göre daha önce bir Rum'a ait binada oturan, arsayı veya tarlayı kullanan her Türk elindeki "koçan"ı kurulacak olan "mülkiyet kurulu"na verecek. Mülkiyet kurulu, mülkün Rum sahiplerinin talebini, Türklerin mülkü değerlendirme şeklini inceleyerek ya Türk'ün belli bir ödeme ile mülkün tapusuna sahip olmasına karar verecek, ya da mülkü eski sahibi Rum'a iade edecek...
Güney'deki Türk mülkleri ile ilgili böyle bir sorun yok. Çünkü bunlar kimsenin mülkiyetine verilmemiş. Kullananlar kiracı durumda.
Bu tür bir uygulama tabii ki Kuzey'de yaşayanların tamamına yakınını huzursuz edecek... Kimse oturduğu, kullandığı mülkün ne olacağını bilemeyecek...
Annan planından yana olanlar ise şunları söylüyor: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin, Rum Titina Loizidu'nun Kuzey'deki mülkü ile ilgili olarak verdiği kararın ciddiyetini çok kişi anlayamıyor. Bu karar ile Loizidu'ya ödenen 1.1 milyon euroluk tazminat, "mülkünü kullanma hakkından mahrumiyet" karşılığı ödendi. Bu tazminat ile mülkiyet hakkı Türk kullanana geçmedi. Mülk 2005 yılında Loizidu'ya teslim edilecek. Bu karar başkalarına emsal olamaz demek kandırmacadır... Bunun peşinden benzer davalar devam edecek...

Mülk sorununa geçiş formülü
Annan planını kabul etmemek ile Türkler, daha önce Rumların mülkiyetindeki evlerin, arsaların ve tarlaların tapusunu kurtaracak diye bir şey olamaz... Çünkü bu mahkeme kararı tapuları deldi. Halbuki Annan planı şemsiyesi altında mülk sorununa daha yumuşak bir geçiş formülü oluşturulabilir.
Bu nedenle Annan planını sadece "mülkiyet sorunu" penceresinden almak yanlıştır. Annan planı kabul edilse de edilmese de mülkiyet sorunu ciddi bir sorundur.
Çünkü Türkler'in Güney'de bıraktıkları mülk ile Rumların Kuzey'de bıraktıkları mülk arasında büyük fark var. Güney Kıbrıs Türk Mallarını Kullanım Dairesi Başkanlığı'ndan verilen bilgilere göre Türklerin Güney'de bıraktıkları mülk, 300 bin dönüm arazi, 5.500 konut, 2.100 işyeridir.
İşte Kıbrıs'ta bir taraf onu, bir taraf da bunu anlatıyor...
İktidar partileri Annan planına karşı. Muhalefet partileri Annan planını çözümün anahtarı olarak kabul ediyor.
Seçimde iktidar partilerine oy vereceklerin de muhalefet partilerine oy vereceklerin de kafalarındaki endişe, "tapu" sorunu...