Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

KİMİNE GÖRE SAAT LÜKS KİMİNE GÖRE DE CÜCÜK

Yıllar önce Ankara’da Küçük Sahne’de Turgut Özakman’ın “Duvarların Ötesinde” isimli piyesini seyretmiştim. Hapishaneden kaçan iki mahkum bir kişiyi rehin alır. Mahkumların rehineye zarar vermemesi için isteklerini sorarlar. Mahkumlar açtır. Biri öbürüne, ‘soğan ekmek isteyelim’ der, sonra ekler: ‘Ama soğanın cücüğünü göndersinler.’
İşte o biçim... Soğan ekmek yiyen için lüks, soğanın cücüğüdür. Dağdaki çoban için sıcak bir çorba, soğuk geçirmeyen bir gocuktur. Kimine göre buzdolabı, TV’dir. Kimine göre 100 liralık saat lükstür. Kimi 100 bin liralık saat ister.
Emek ile kazanılmış, vergisi ödenmiş geliri isteyen istediği gibi harcar. Önemli olan geliri yetersiz olanların borçlanarak, gereksiz harcamalar yapmalarıdır. Tasarruf, geciktirilmiş tüketimdir. Bir faninin bugün harcayacağı parayı harcamayarak bir yana koyması için öncelikle gelirinin harcamaları karşılayacak ölçüde olması gerekir. Geliri yaşamını sürdürmeye bile yetmiyor ise tasarruf edemez.
Haneler, gelirlerini çarçur ettiğinden mi, yoksa gelirleri yetmediğinden mi borçlanıyor? TÜİK’in belirlemelerine göre hanelerin yüzde 65’inin borcu var. Hanelerin yüzde 26’sı bu borcun yüksek borç olduğunu söylüyor. 100 hanenin sadece 21’i ‘gelirimiz ile ihtiyaçlarımızı karşılayabiliyoruz’ diyor.
Marka tutkusu...
Her ülkede varlıklı kesim ile yoksul kesim birlikte yaşıyor. Her ülkede varlıklı kesim ile yoksul kesimin imkânları arasında büyük fark var. Yıllar önce dışa kapalı olan Rusya ve Çin gibi ülkelerde gelir dağılımında eşitlikten söz edilirdi. Rusya ve Çin dünyaya açıldı. O ülkelerde iki kesim arasındaki uçurumun daha büyük olduğu görüldü.
İstanbul’da her şeyin ucuzu da var, pahalısı da. Alın teri ile kazanılan, vergisi ödenmiş gelirini isteyen istediği şekilde harcar. Helal para ile alışverişe çıkana, ‘neden onu aldın?’, ‘neden bunu almadın?’, diyerek sual edilemez.
Bizim vazifemiz, “durum tesbiti”dir. Şimdilerde de ününü sürdüren bir kadın sanatçımız, 1970’lerin başında Avrupa’da yaşayan bir Türk işadamı ile arkadaşlık ederdi. Hikâyenin bundan sonraki bölümünü rahmetli Ali Koçman’dan dinledim.
Yakışıklı işadamı yılbaşında ünlü sanatçımız ile birlikte olmak için İstanbul’a gelmiş. Sanatçımızın arkadaşları “Sana yılbaşı hediyesi ne getirdi?“ diye sormuşlar. Sanatçımız, “Getire getire Piaget diye uyduruk bir saat getirdi. İnsan sevdiğine hediye getirirken hiç olmazsa Nacar, Singer gibi tanınmış bir marka saat getirir” cevabını vermiş.
Rahmetli Ali Koçman hikâyeyi şöyle bağlardı:
”1970’lerde Piaget markasını bilmeyen sanatçımız daha sonra marka uzmanı oldu. Say desen ezberden 50 saat markasını, 100 giysi markasını sayar...”
Lüks ‘güç sergiler’
Karamsar iktisatçı Veblen’in 1899 yılında yayınlanan “Theory of the Leisure Class” isimli kitabında, belli kesim için “gösteriş”in, güç simgesi olduğunu yazar. Belli kesim, “üstünlüklerini, güçlerini göstermek için” gösterişli büyük harcamalar yaparlar. Lüks harcamalar bu tür harcamalardır.
Günümüzde herkesin alamayacağı yüksek fiyatla satılan otomobilleri, pahalı markalı giysileri, saatleri satın alanlar, (İktisatçı Veblen’in bundan yüz yıl önce işaret ettiği gibi) başkalarına “Biz herkesten farklıyız. Biz güçlüyüz” mesajını vermek isteyenlerdir.
Yerli malı Türk’ün malı
Atatürk kuşağı “Yerli malı Türkün malı / Her Türk bunu kullanmalı” söylemi doğrultusunda, Sümerbank kumaşı ile dikilen giysileri, Sümerbank ayakkabısını “lüks” bilerek büyüdü.
Türk halkı markalı giyimi Beymen ve Vakko’dan öğrendi. Beymen ve Vakko Türk halkına markalı giysiyi ve ayakkabıyı öğretti.
Derken Türk ekonomisi dışa açılınca, dünyada ne kadar marka var ise Türkiye pazarına girdi.
Beymen ve Vakko marka olarak saygınlıklarını sürdürüyorlar ama, şimdilerde kendi markalarından çok yabancı markaları pazarlıyorlar.
Üşenmedim saydım. Beymen’in mağazalarında 104 marka kadın giysisi, 50 marka kadın ayakkabısı, 50 marka kadın çantası satılıyor. Nişantaşı’nda yabancı markaların sadece kendi ürünlerinin satıldığı mağazalar var. Cartier, saat ve mücevher yanında kadın çantası da satıyor. Çanta 12 bin TL. Prada’da erkek elbisesi ve kadın elbisesi 18 bin TL. Chanel’de cam kutu içinde sergilenen özel çanta 125 bin TL. Christian Louboutin’in altı kırmızı boyalı kadın pabuçları 3 bin TL, çizmesi 8 bin TL.

Haberin Devamı

KİLOSU 340 BİN TL’YE ÇİKOLATA

Haberin Devamı

Vitali Hakko, “Moda Vakko’dur” sloganı ile markasını parlattı. Farklılık yarattı. Vakko’nun çikolata satılan dükkânlarından birine girdim. Kilosu 120 TL dolayında satılan çikolataların yanında 250 gramlık kutusu 85 TL’ye satılan Vakko Extrafine Çikolata dikkatimi çekti. Kilosu 340 bin TL. Ben Melodi Çikolata‘dan 1 kilo madlen çikolatayı 35 TL’den satın almıştım. Acaba Eminönü’nde çikolata kaça satılıyor diyerek dolandım. Ülker Sırma Çikolatanın kilosu 32 TL idi. Kakao tozu, kakao esansı ve nebati yağ karışımı kokalin diye satılması gereken çikolataların kilosu 14 - 16 TL arasında idi.
Vakko Türkiye’de markalı ve kaliteli eşarbın öncüsü oldu. Şimdilerde kadınlarımız daha çok eşarp kullanır oldu. Vakko eşarbın iki rakibi var. İçeride giderek parlayan Aker markasının eşarpları 19.90 - 29.90 TL arasında satılıyor. Fransa’dan ithal edilen Hermes eşarpların tanesi 1.260 TL.