Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK) alkollü içki reklamları için yeni düzenlemeler getirdi.
Düzenlemelere ilişkin açıklamalar, iktidar partisinin kademeli olarak “alkol yasağı” konusunda kararlılığının işaretlerinden biri olarak kabul edildiğinden kuşku yarattı.
Her ülkede alkollü içki ve sigara reklamları konusunda düzenlemeler, sınırlamalar vardır.
Bu düzenleme ve sınırlamaların amacı genel olarak alkollü içki ve sigara tüketiminin teşvikini ve özel olarak gençlerin alkol ve sigaraya alışmaları önlemektir. Halkın sağlığını korumaktır.
Kanunlar kapsamında alkollü içki ve sigara üretenlerin, ürünlerini tanıtmak için reklam yapmaları zorunluluğu ise bir gerçektir. İşte bu nedenle her ülkede kamu otoriteleri reklam ve tanıtım için düzenleme yaparken bu iki uç arasında dengeyi korumaya dikkat eder.
Türkiye’deki alkollü içki üreticileri, TAPDK’nın reklamlar konusundaki son düzenlemesinde bu dengenin bozduğunu, ürünlerinin tanıtımı için yapmaları gerekecek reklamlara kısıtlamalar getirildiğini söylüyorlar.

Alkol sembol oldu
Üreticilerin reklam düzenlemesine veya kısıtlamasına tepkileri anlaşılabilir. Normaldir. Ama acaba kamuoyu TAPDK’nın reklam konusundaki bu düzenlemesine neden normalin üzerinde ilgi gösteriyor, tepki veriyor?
Çünkü alkol Türkiye’de son yıllarda dine dayalı yönetim ile laik-bilime dayalı yönetim yandaşlarının ayrışmasında öne çıkan sembollerden biri oldu.
Laik ve bilime dayalı yönetimden yana olanların hepsi içki içer, dine inanmaz ama dini inancı olanlar ağızlarına içki koyamaz şeklindeki katı/acımasız değerlemeler yanlıştır. İsteyen alkollü içki içer, isteyen içmez. Dini inanç serbestisi vardır. Herkesin inancı kendinedir.
İşte bunun içindir ki içkinin ve dini inancın yönetimle ilgisinin ilişkisinin olmaması gerekir. Yönetime dinin değişmez emirleri değil, çağın bilimsel değerleri yön verir.
Geliniz görünüz ki, dini yönetim yandaşları dinin değişmez emirlerinin çağın yaşam şartlarını da düzenlemede esas olabileceğine inanıyorlar.
Kendileri alkollü içki tüketmeyenler başkalarının da kendileri gibi davranmasını istiyorlar. Dine dayalı yönetim yandaşları, mahalli, bölgesel ve ulusal yönetimlerde otorite sahibi olunca, güce kavuşunca, (doğal olarak) inançları doğrultusunda icraata (düzenlemelere) yöneliyorlar.

Sınırlamalar artabilir
Bu düzenlemeler (icraat) doğrudan (açık) veya dolaylı (kapalı) şekilde uygulamaya yansıyor.
Ben Anadolu’da fazlaca seyahat ediyorum. Aynı şehirlere sık sık gidip geliyorum. Anadolu şehirlerinde (önce ilçelerden başladı, şimdi illere yayıldı) lokantalarda artık içki servisi yapılmıyor. Otellerin, lokantaların çok azı mahalli yönetimin yasaklamaları nedeniyle, çoğu “mahalle baskısı” nedeniyle içki servisini kaldırdı.
Bu gelişmeler, “dine dayalı yönetim yandaşlarının” başkalarının yaşam biçimlerine giderek daha fazla müdahale etmeye başladığını gösteriyor. Alkol yasağının ardından “Dine dayalı diğer sınırlamalar da yaşama yansıtılabilir” şüphesi yaratıyor.
İşte bu nedenle, alkollü içki reklamlarıyla ilgili bir düzenleme bu kadar tepkiyle karşılandı, endişeye yol açtı.