Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Uluslararası piyasalarda fon yönetimindeki başarısıyla ün ve para yapan Macar Yahudisi, ABD vatandaşı George Soros, Bilgi Üniversitesi ve Sabancı Üniversitesi’ndeki konuşmalarında sözü döndürüp dolandırıp "market fundamentalism"e (kökten piyasacılığa) getirdi. Sayın okuyucularıma önce "kökten piyasacılık" deyimini açıklayayım. Sonra George Soros’un bu konuya neden önem verdiğini anlatayım.
Piyasa (market) ekonomik hareketin tümü için kullanılan bir deyimdir. Yatırım, istihdam, üretim, iç ve dış ticaret, sosyal çevre ve haklar ile gelir bölüşümü "piyasa"yı oluşturan farklı olgulardır.
Köktendincilik (fundamentalism) ise, aşırı muhafazakarlık (tutuculuk), "kitaba" bağlılık, değişim ve gelişimi dikkate almadan belli bir dönemde konulmuş kaidelere körü körüne bağlılık delmektir.
Piyasa ekonomisine "körü körüne" inananlar / bağlananlar, serbest pazar şartlarında, kaynakların en verimli kullanımının mümkün olabileceğini, piyasaya müdahale edilmediği sürece, yatırımın, istihdamın, üretimin ve de gelirin artacağını ileri sürerler.
Soros diyor ki, "Piyasa / pazar ekonomisi’nin önemini küçümsemeye imkan yoktur. Ancak körü körüne piyasa - pazar ekonomisine bağlanmak ve de ülkelerin geleceğini piyasa / pazar ekonomisinin gelişmesinde görmek (kökten piyasacı olmak) büyük yanlıştır. Piyasa / pazar ekonomisi tabii ki çok önemlidir ama, pazar ahlak tanımaz. Pazarı bütün ekonomik ve sosyal gelişmenin kaynağı olarak bakıldığında, orada bir ahlak eksikliği olduğu görülür. Ahlak eksikliği, ahlaki çöküntü ise toplumlar için en büyük tehlikedir."
Soros anlatıyor: "Piyasa / pazar değer yaratır. Piyasadaki oyuncular piyasa şartlarında daha fazla değer yaratarak karlarını maksimize etme anlayışında, piyasanın / pazarın gelişmesini, büyümesini, zenginleşmesini sağlar. Piyasa sadece "özel oyuncuların" elinde veya hakimiyetinde ise, çok doğal olarak bu "özel oyuncular" piyasayı kendi çıkarları için kullanır. O zaman piyasa sadece özel üretime dönük olarak işler. Halbuki ekonomik ve sosyal yapı, "kamusal üretim" olmadan ayakta duramaz. Birilerinin kamusal üretim ve kamusal mal açığının doğmaması için piyasaya oyuncu olarak girmesi, piysaya müdahale etmesi gerekir. Bu açıdan, piyasalardaki ahlaki ve sosyal bozulmayı önleyecek, boşluğu dolduracak bir "müdahaleci otoriteye" ihtiyaç vardır."
Soros, iç piyasalardaki dengelerin bozulması nedeniyle ülkelerin dış piyasalardaki dengelerin bozulması nedeniyle de küresel piyasaların kaosa gideceğini söylüyor. Soros’un Bilgi Üniversitesi’nde anlattıklarının özeti, cumartesi günü "Milliyet Ekonomi"de verildi. Soros diyor ki: "Küresel pazarlar oluştu ama, küresel toplum oluşamadı. Sermaye serbestçe hareket ediyor ama insanlar edemiyor. Küreselleşmenin avantajı sınırlar ötesi zenginliğe kapı açmasıdır. Fakat sınırları aşarak zenginleşenler karşısında kaybedenlerin kayıplarını tazmin edecek mekanizmalar yok. Bunlar düşünülmüyor. Dünya Ticaret Örgütü, küreselleşmede serbest ticaretin avukatlığını yapıyor. ABD tek başına dünya lideri konumuna gelmesinin avantajını kullanarak askeri, idari, ekonomik kurallar koyuyor. Tek doğru, ABD’nin koyduğu kurallar oluyor. Bu tabloda fakirlik, sosyal adalet, gelir dağılımı konularına eğilen yok. Bir sonraki kriz, "sermayenin en uçtaki ülkelere yetersiz gitmesinden" kaynaklanacak." İlginç olan, bütün bunları, kapitalist sistemden, küreselleşmeden, finansal piyasalardaki aşırı serbestiden en fazla yararlanarak büyük paralar yapan birinin söylemesidir.
Bir diğer ilginçlik ise Soros’un Porto Alegre’de bu yıl ikincisi düzenlenen "Dünya Sosyal Forumu"nda ortaya konulan "küreselleşme karşıtı" görüşlerin bir kısmına katıldığını açıklamasıdır.