Dün bir otobüsün yağını değiştirdik. Fatura 17 milyon 200 bin lira. Şoför veznenin önünde cebini boşalttı. Çıka çıka 11 milyon 600 bin lira parası çıktı... "- Kusura bakma beyim... Bütün param bu... İstersen otobüsü bırakayım gideyim... Başka param yok" dedi. Bırakayım gideyim dediği otobüs 85 milyar liralık otobüs.
Otobüs getiriyorlar. Ön camı kırılmış. Cam takıyorsunuz. Ödeyecek paraları yok. Camı takmasanız. Yolcu taşıyamayacak. Cam takılırsa parasını şimdi ödeyemezler ama, yolcu taşıyarak ileride öderler diyerek ses çıkarmıyorsunuz. Ama nasıl ödeyecek? Allah bilir. Koskoca otobüs 5 yolcu ile gidiyor, 20 yolcu ile geliyor. Bu kadar yolcu mazot parasını bile karşılamaz. Güney Anadolu'da büyük bir ilimizde farklı konularda işyerleri bulunan bir işadamına, "işlar nasıl" diye soracak oldum. Başladı bunları anlatmaya...
Sorduğuma soracağıma pişman oldum... O anlatmaya devam ediyor... Sadece bizim işler kötü sanmayınız. Ekmek satan bile sıkıntıda. İş yapan, vergi dairesinde kaydı olan tüccar sıkıntıda. Babadan kalma malımız mülkümüz vardı. Malın mülkün kirasını, paranın faizini yiye yiye bitiremiyorduk. İş yapalım, adam çalıştıralım diye yola çıktık. Başımıza gelmeyen kalmadı.
Vergimizi tam olarak ödedik. İlin vergi şampiyonu olduk. Madalya aldık. İşçimizin kaydını yaptık. Sigorta primlerini aksatmadık. Bankalarla iyi ilişki kurduk. Malımızı, mülkümüzü teminat gösterdik. "Pattt..." diye piyasa durunca sıkışıp kaldık. Herkes para istiyor, ama kimse borcunu ödemiyor. İçeriye para girmiyor ki, banka borcunu, sigorta borcunu, vergi borcunu ödeyebilelim. Malı mülkün tamamını teminat olarak vermişiz. Hiçbirini satamıyorsun ki parasıyla borçlarını ödeyebilesin.
Geçen yıl doğrudan veya dolaylı 1.6 trilyon lira vergi ödemişiz. Madalya almışız da iyi yapmışız!.. Yarısını kaçırsa idik, 800 milyar lira nakit para ederdi. Bugün sıkıntıda olmak bir yana "repodaki paranın faizini bitiremezdik..." Halbuki şimdi gökten haciz yağıyor. İşçinin yarısını çıkardık. Diğer yarısının parasını ödemeyemiyoruz ama, "işlerini kaybetmemek için zavallılar ses çıkarmadan gidip geliyorlar".
Bankacılar "sorumlu duruma düşmemek için", ödeme gücümüzün kalmadığını göre göre, bile bile üzerimize çekirge gibi üşüşmüş durumda... Hangi malı, hangi mülkü ele geçiririz diye telaş içindeler.
İşadamı anlattıkça benim içim karardı. "- Yapmayın yahu... İşler bu kadar da mı kötü?" şeklinde bir şeyler söyleyecek oldum... O itiraz etti... "- Yok canım..." dedi... "- Bu hiçbir şey değil!.. İşler daha da kötü olacak diyorlar... Hükümetin kurulması uzarsa bugünleri bile ararsınız diyorlar... Doğru mu acaba?"