Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Köykent projesi "Ecevit"in hayali veya romantik bir proje değildir. Gerçekçi bir projedir.
Ne yazık ki, köykent projesini kimse ciddiye almadı. Almıyor. Hatta Ecevit bile!..
Köykent projesinin ne olduğu CHP'nin 1969 "Düzen Değişikliği Programı"nda şöyle anlatılıyordu:
"Tarımda verimin yükselmesi, köylünün uygarlıktan ve sosyal hizmetlerden daha yeterli ölçüde yararlanabilmesi ve köylü gücüne dayalı bir sınaileşme hareketinin gelişebilmesi için gerekli altyapılar, tesisler, hizmetler, köy grupları arasında en elverişli merkezlerde yoğunlaştırılacaktır. Bu merkezler, dağınık köylerin zamanla kendiliklerinden toplulaşmasını ve kentleşme hareketinin düzenli olarak yürümesini de sağlayacaktır. Aynı zamanda büyük kentlere aşırı nüfus akımı kendiliğinden yavaşlamış olacak; kentleşmede ve sanayiin dağılımında bölgeler arası adalet gerçekleşebilecektir.
Köykent adı verilebilecek olan bu merkezler, çevre köylerine yollarla bağlanacağından, köylü, bu merkezlerdeki hizmetlerden, olanaklardan, günü gününe, kolayca yararlanabilecektir.
Köykentlerin ekonomik ve sosyal hayatına, o çevredeki köy kooperatifleri veya kooperatif birlikleri geniş ölçüde hakim olabilecektir.
Tarım makinelerinin bakım ve onarım atölyeleri, küçük sanatlar, bugünkü köy düzeninin çok üstünde, yeterli sağlık ve eğitim kuruluşları, meslek kursları, her türlü kültür, spor ve eğlence tesisleri, köykentlerde yoğunlaşabilecektir.
Böylece, köylü, kendi şehirlerini kendi yaratabilecektir.
Köykentlerdeki küçük sanayi, her bölgede, köylü gücüne dayanarak kurulacak olan büyük sanayiin toplanacağı merkezleri de besleyecektir.
Toprakları kendilerini geçindirmeye yetmeyen ailelerin gizli işsiz durumundaki üyelerine ve tarım teknolojisindeki gelişme dolayısıyla veya nedenlerle işsiz kalabilecek tarım işçilerine, kendi bölgelerinde kurulan köykentlerdeki küçük sanayide veya hizmetlerde çalışabilmeleri için öncelik tanınacaktır."
CHP'nin 1973 seçim bildirgesi olan "AK GÜNLERE"de de köykent konusu yer aldı. Köykent yer aldı ama "eğitim" bölümünde "köy enstitüleri" unutuldu.
Ne idi "gençlerin ahlakını bozduğu ve de komünist yetiştirdiği için" kapatılan köy enstitüleri?
Anadolu'nun 20 değişik bölgesinde kurulan enstitülerin eğitim programlarının yüzde 50'si kültür derslerinden, yüzde 25'i tarım eğitiminden, yüzde 25'i teknik derslerden oluşuyordu. Her öğrenci kendi yöresinin ekonomik ve sosyal sorunlarına yönlendiriliyordu. Köy enstitüleri sadece öğretim yapmıyor, tarım ve küçük sanayi konularında çevrede üretimi teşvik ediyor, modern üretim için yol gösteriyordu. Çevreye modern üretim teknikleri belletiliyordu. Enstitüler sosyal yaşam, ortak yönetim, demokratik ilişkiler bakımından önce öğrencileri sonra çevreyi eğitiyordu.
Bu eğitim kurumlarının çalışmasına çevredeki köylerin ve köylülerin de katılmasıyla köy bütçelerinden desteklenecek ortak üretim işletmelerinin kurulması hedef alınmıştı. İmece usulüyle işe başlayacak işletmeler sonra kooperatif statüsü içinde gelişecek ve tarıma dayalı sanayi üretimine imkan hazırlayacaktı.
Sayın okuyucularım, böyle bir eğitim sisteminin desteği olmadan "köykent" projesi gerçekleşemez. Sadece o kadar da değil, (1) Kooperatif olmadan, (2) Kontrollü zirai kredi ve kontrollü küçük sanat kredisi olmadan, (3) Süt Endüstrisi Kurumu ve Et Balık Kurumu tekrar kurulmadan bu sistem işlemez.
Bunun içindir ki, köykent projesi hayal değildir. Köy enstitülerini tekrar kurmadan, gerçek - demokratik kooperatifçiliğin ne olduğunu halka belletmeden, Ziraat ve Halk bankaları kontrollü kredi uygulamasıyla tarımsal ve tarım dışı üretimi teşvik etmeden, köykentlerdeki tarımsal üretimi değerlendirecek süt ve et pazarlama kurumlarını tekrar hayata geçirmeden köykent projesinin başarılı olacağını ümit etmek hayaldir.
Bu yazıyı hazırlarken Prof. Dr. Ziya Gökalp Mülayim'in 1970 yılında yazdığı "Tarımda Düzen Değişikliği" isimli kitabını ve bu kitaba Ecevit'in yazdığı önsözü ve de AK GÜNLERE ismini taşıyan ve Türkiye için çok önemli bir kalkınma manifestosu olduğuna inandığım kitabı tekrar okudum. Nerede o satırları yazan Umudumuz Ecevit, nerede Başbakanımız Sayın Ecevit!..
Bakınız AK GÜNLERE manifestosunu o zamanki "Umudumuz Ecevit" nasıl noktalamış:
Bir düzen ki herkes kendi yaşamında mutlu, çocuğunun geleceğinden daha da umutlu olabilsin. Bir düzen ki herkes güvenle bakabilsin yaşlılığına...
Emeğin yarattığı değer emeği verenlerde biriksin. Çalışanlar el ele yüceltebilsin ülkeyi. İnsan insanı, yabancılar yurdu sömüremesin.
Ne yoksulluk ne baskı... Ne ezilen ne ezen... İnsanca, hakça bir düzen...
Kaynaklar daha gür akacaktır o düzende... Türkiye daha bağımsız, insanlar özgür olacaktır... Barış gelecektir topluma.
Ak günler ülkemize öyle bir düzenle doğacaktır.



Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr