Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Kethuda köyü Kastamonu'nun Cide'sine 30 km. uzaklıkta. 30 haneli bir köy. Remzi Yılmaz burada yaşıyor. 74 yaşında. 6 erkek, 1 kız çocuk babası. 6 erkek çocuğu İstanbul'a göç etmiş. Kimi kapıcılık yapıyor, kimi lokantada çalışıyor. Kızı, Akça köyden Ahmet Adak ile evli. Remzi Yılmaz'ın köyde 5 parça tarlası, iki katlı evi, 2 ineği, 4 danası, 2 öküzü, 1 katırı var.
Karı koca ahşap evin üst katında oturuyorlar. Alt katları hayvanların ahırı. Köyün yolu toprak. Ama köylülerin ifadesi ile "Allah Turgut Özal'dan razı olsun..." Köyün elektriği, telefonu bağlanmış, suyu getirilmiş. Remzi Yılmaz'ın evinde elektrik, televizyon, buzdolabı, telefon var.
Remzi Yılmaz ve karısı 5 parça tarlanın tamamını süremiyorlar. Traktörleri olmadığından 2 öküzü tarla sürmekte kullanıyorlar. Bu yıl kuraklık nedeniyle buğday 1'e 3 verdi. Mısırlar koçan bağlamadan kurudu.
Mandıracılara litresi 300 bin liradan biraz süt satabildiler. İşte o kadar. Remzi Yılmaz 65 yaş aylığı alıyor. Karısı için de kağıt çıkarttılar. O da yarım aylık alacak. Her şeyi katır sırtında taşıyorlar. Katır ile tarlaya gidip geliyorlar.
Hayat Cide'de. Önemli alışverişleri için Cide'ye gitmek zorundalar. Cide'ye "Çarşı" diyorlar. Çarşı'da tepe üzerinde deniz gören evler 20 milyarı peşin 40 milyara satılıyor. Köyün varlıklı ihtiyarları bu evlerden alıp köyü terk etti. Kethuda köyünde zaten genç insan kalmadı. Varlıklı yaşlılar da gidince köy fakir ve güçsüzler diyarı oldu. Aslında toprak da pek verimli değil ama... Hiç olmazsa eskiden tarlaların tamamı sürülür, ekilirdi... Şimdilerde çoğu boş duruyor... Büyük şehirlere göç eden gençlerin köye yolladıkları para olmasa yaşlılar açlıktan ölecek...
Remzi Yılmaz'ın kızı ile evlenen Ahmet Adak, Akça köyde babası Mehmet Adak'ın evinde oturuyor. Mehmet Adak'ın 1 oğlu, 5 kızı var. 5 kız da İstanbul'a gelin gitti. Oğlan babası ve anası ile, baba evinde kaldı. Mehmet Adak'ın 10 parça, yaklaşık 50 dönüm tarlası var. Bunların yarıdan fazlası boş. Tarla sürmek için besledikleri 3 öküzden birini bu yıl satacaklar. Tarlaya gidip gelmede ve yük taşımada yararlandıkları 1 eşekleri var. 3 inek, 2 dana sahibiler. Adak da 65 yaş aylığı olarak 3 ayda bir 140 bin lira alıyor. Bu yıl kuraklıktan meyve ve sebze de pek iyi olmadı. Köyde su içme suyu var ama, bunu sulamada kullanamıyorlar. Çünkü yetersiz.
Her iki köyde de kahve yok. Köye gazete girmiyor. En büyük eğlence televizyon. Televole programlarından "şehirlilerin nasıl yaşadığını" izliyorlar... "Buradaki hayatı yaşayan, sonra bu programları seyreden gençler neden buraları terk ederek şehirlere göç etmesin ki?" diye sual eyliyorlar... Köyün gençleri şehirde nasıl yaşıyor bilinemez ama, yaşlıların kaldığı köylerde işler kötü... Topraklar boş kalıyor. Köylerin bekçisi ihtiyarlar sefil.
Ve sonuç: Tarım ülkesi Türkiye, tarım ürünü ithal ederek karnını doyurabilir hale geldi.