Asım Kocabıyık’ın kurduğu, şimdilerde Ahmet Kocabıyık’ın kaptanlık ettiği Borusan, 2011 yılında, 4.3 milyar dolar ciro gerçekleştiren, 300 milyon dolar büyüklüğünde ek yatırım yapan büyük bir sanayi grubu. Sadece üretim ve pazarlama alanında faaliyet göstermiyor. Kültür, sanat, eğitim alanında sosyal sorumluluk faaliyetlerini sürdürüyor. 2012 yılı için bu faaliyetlere ayrılan bütçenin büyüklüğü 16 milyon dolar.
Başında Zeynep Kocabıyık hanfendinin bulunduğu Borusan Kiltür Sanat şemsiyesi altındaki Borusan İstanbul Flarmoni Orkestrası yılda en az 25 konser veriyor. Borusan İstanbul Flarmoni Orkestrası geçen perşembe akşamı İstanbul’da Ferit Tüzün’ün (1929-1977) “Midas’ın Kulakları” isimli eserini seslendirdi.
Midas’ın Kulakları, Ferit Tüzün tarafından 1966-1969’da bestelenmiş iki perdelik bir opera eseridir. Güngör Dilmen’in aynı ismi taşıyan manzum oyununun metni, operanın librettosunu oluşturur. “Ulusal Türk Operası”nın önemli bir yapıtı olarak kabul edilir. TRT’nin siparişi üzerine yazıldı. İlk defa 1969 yılında İstanbul Kültür Sarayı’nda, İstanbul Devlet Opera ve Balesi tarafından, daha sonra 1977 yılında Ankara’da Devlet Opera ve Balesi tarafından sahnelendi.
Başarılı bir konser ve gösteri
Midas’ın Kulakları Lütfi Kırdar UKSS sahnesinde farklı bir yorum ile nefis bir “gösteri” halinde sunuldu. Buna “Midas’ın Kulakları’nın Konser Versiyonu” adını vermişler. Gürer Aykal 70 sanatçıdan oluşan orkestrayı, Gökçen Koray 37 sanatçıdan oluşan koroyu yönetti. Gösteriyi Yekta Kara sahneye koymuştu.. Solist olarak Tuncay Kurtoğlu, Rutkay Aziz, Burak Bilgili, Sabri Karabudak, Barış Yanç, Ünüşan Kuloğlu, Can Bıyık, Feryal Türkoğlu sahne aldı.
Sahne düzeni görkemliydi. Orkestranın iki yanında üçer katlı platformlara koro üyeleri yerleştirilmişti. Solistler ve masalcı başı orkestranın önünde idi.
Orkestra, koro ve solistler eseri duyarak, hissederek başarı ile seslendirdi, sahnelediler. Büyük alkış aldılar.
Gösteriyi izlerken etkilendim. “Bunu keşke daha çok kimse izleyebilse, bu gösteri keşke yurtdışında da sahnelenebilse” diye düşündüm. Daha sonra öğrendim ki, bu “tek gösteri” imiş. İşte buna üzüldüm.
Midas “Ankaralı”
Kral Midas, milattan önce 700 yıllarında Ankara yakınlarında Polatlı düzlüğünde kurulu Frigya’nın başkenti Gordion’da, yaşayan efsanevi bir kraldır. Krallığı gibi yaşamı ve ölümü üzerine de mitolojiler yazılmıştır.
Mitolojiye göre müziğin, sanatların, güneşin, ateşin ve şiirin tanrısı Apollon, bir çalgı yarışması için Midas’ı jüri üyelerinden biri olarak seçer. Midas yarışmada oyunu yarışmaya katılanlardan Pan için kullanınca Tanrı Apollon çok kızar ve “güzel müziği ayırt edemeyen kulak insan kulağı olamaz, sana eşek kulağı yakışır” diyerek Midas’ın kulaklarını eşek kulağına dönüştürür.
Midas uzun süre, eşek kulaklarını bir külah içinde saklar. Saçlarını kesen berber eşek kulaklarını görerek kralın sırrını öğrenir. Sırrı kimseye söyleyememenin ızdırabına dayanamayan berber bir gün bir kuyuya eğilir ve ”Midas’ın kulakları eşek kulağı” diye bağırır. Kuyudaki su, bu sırrı sazlara, sazlar ise rüzgâr ile bütün Frigya halkına yayar. Halk önceleri eşek kulaklarını yadırgar. Ama bir süre sonra bunu tanrının krallarına tanıdığı bir ayrıcalık olarak görerek krala daha fazla değer verir. Derken bir gün Tanrı Apollon cezayı affeder. Midas’ın kulaklarını eski haline dönüştürmeye karar verir. Ne olur ise ondan sonra olur. Eşek kulaklarını kaybeden kral gücünü ve de halk gözündeki saygınlığını yitirir.
Yolunuz düşer ise Gordion’u, Gordion’a gidemez iseniz Ankara’daki “Anadolu Medeniyetleri Müzesi”’ni geziniz. Frig medeniyetinin kalıntıları ile Midas’ın kafatası müzede teşhir ediliyor.