Milli gelir (üretilen mal ve hizmetlerin parasal değeri) geriledi. Tüketim harcamaları azaldı. Kayıtlı (resmi) işsiz sayısı, bankalara borçlarını ödemeyenlerin sayıları ve ödeyemedikleri borç rakamı, protesto edilen
senetlerin, ödenmeyen çeklerin
sayısı ve miktarı arttı.
Açıklanan rakamlar yaklaşık 70 milyonun durumunu yansıtıyor. Fakat 70 milyonun (doğrusu 68.4 milyon kişidir) tamamının geliri gideri aynı değil. Gelir dağılımı bozuk. Bu ülkede bir yıl içinde elde edilen toplam gelirin yüzde 5.8’ini en fakir 14 milyon insan paylaşırken, en zengin 14 milyon insanın toplam gelirden aldıkları pay yüzde 46.9 oranında. (TÜİK 2007 rakamları. Daha yeni bilgiler yok!)
Nüfusun 42 milyonu bir yılda elde edilen gelirin (katma değerin) yüzde 31.6 ile yaşarken, nüfusun 28 milyonluk bölümü toplam gelirin yüzde 68.4’lük bölümüne sahip oluyor.
Türkiye’de 17.7 milyon hane var. Her hanenin geliri, (fertlerin geliri nasıl farklı ise işte öyle) farklı. Her hanenin gelirinin kaynağı da farklı. Hanelerin 9.2 milyonunun gelir kaynağı maaş ve ücret, 3.3 milyonunun emekli maaşı, 3.4 milyonunun müteşebbis geliri, 220 bininin kira geliri ve 72 bininin menkul kıymet (tahvil-bono) geliri. Kalan haneler değişik gelirlere sahip.
Kriz herkesi farklı etkiliyor
İşte bu nedenle, insanların veya hanelerin geliri, tüketimi şu kadar azaldı, borçları bu kadar arttı denildiğinde neyin ne olduğu anlaşılamaz.
Hangi gelir grubundaki insanların, hangi gelir grubundaki hanelerin bu değişimlerden nasıl etkilendiğinin araştırılması gerekir.
Merkez Bankası tarafından yılbaşı öncesi yayımlanan Finansal İstikrar Raporu’na göre, 2009 yılının ilk
9 ayında:
- Hane halkının finansal varlıkları (bankalardaki TL ve döviz mevduatları, bonoları, hisse senetleri ve diğer finansal varlıkları) yüzde 10.7 oranında artmış.
- Hane halkının borçları yüzde 8.7 oranında büyümüş.
- Hane halkının toplam gelirleri içinde borçlarının miktarında yüzde 5.6 oranında artış görülmüş.
Merkez Bankası’nın bu açıklamalarına dayalı olarak halkın durumunun ne olduğunu sağlıklı olarak değerleme imkânımız yok.
Biri kaybediyor, biri kazanıyor
- Hangi gelir dilimindeki halkın, hangi gelir türüne sahip hanelerin varlığı artarken hangilerinin borcu artıyor? Bilemiyoruz.
- Varlığı artan haneler de, borcu artan haneler de bu ülkenin 17.7 milyon hanesinin bir bölümü. Basit anlatımıyla, varlığı artan haneler Alman hanesi, borcu artanlar Türk hanesi değil.
- Ülkenin milli geliri gerilerken hane halkının finansal varlığının artmasının nedeni finansal kesimde geçmiş yılların uzantısı faiz, borsa gelirleridir.
- Finansal varlıkların büyük kısmı nasıl üst gelir grubuna ait ise, finansal borçların büyük kısmı da üst gelir grubunun borcudur. Alt gelir grubundaki kişi ve hanelerde borçlu sayısı yüksektir ama kişi ve hane başı borç rakamı düşüktür.
İşte bu nedenlerle Finansal İstikrar Raporu’nda olumsuzluğu işaret eden iki önemli gösterge üzerinde durmakta
yarar vardır:
(1) Tüketim gerilerken, kredi kartı ve diğer tüketici kredileri borçları artmaktadır. 2009 yılının 9 ayında hane halkının borçları yüzde 8.7 oranında büyüdü.
(2) Kanuni takibe intikal eden kredi kartı ve tüketici kredisi borçlularının sayısı artmaktadır. 2009 yılının ilk 9 ayında borcunu ödeyemediklerinden kanuni takibe uğrayanların sayısı yüzde 52.2 oranında (571 bin kişi) artarak
1.6 milyona ulaştı.