Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Krizi aşmak için firmalarımızı küçültmeye mecburuz... Küçüleceğiz ki, krizi atlatacağız... En büyüğünden, en küçüğüne her işletmenin sorumlusu şimdi bu "çılgınlık" içinde. Ve de "küçülme" peşinde... İnanılıyor ki, "küçülen", krizin olumsuz etkisinden kurtulacak, varlığını sürdürecek, karlılığını artıracak.
Önce "kriz" konusunda açıklığa kavuşmakta yarar var. Kriz, ekonomiye bir "tokat" vurdu... Tokat o kadar şiddetli idi ki, "kurulu düzen"i yıktı... Yepyeni şartlar ortaya çıktı.
Bu yeni şartlar, ekonomide yeni bir yapılanmayı gerektiriyor. Yeni şartlara uyumu gerektiriyor. Yeniden yapılanma olmaz ise şartlara uyulmaz ise, yaşam şansı kalmayacak.
Firmaların, müteşebbislerin, işadamlarının bu gerçeği görmeyip, yeniden yapılanma ve şartlara uyum arayışı yerine, küçülerek kurtulacaklarını sanmaları sadece kendilerini batırmaz, ekonomiyi de batırır.

Fakirlik getirecek
Basit bir örnek vereyim. Dört metrelik hantal teknesi, yirmi beş beygirlik motoru ve üç tayfası ile dalgalarla boğuşamayan, balık tutamayan kaptan, küçülmeye karar veriyor. Dört metrelik aynı hantal teknenin yirmi beş beygirlik motorunu çıkarıp iki beygirlik motor takıyor. İki tayfayı işten çıkarıp, bir yardımcı ile o azgın denizde balıkçılık yapabileceğini sanıyor. Olamaz böyle bir şey!
Türk ekonomisinin en önemli sorunlarından biri üretim tesislerinin küçüklüğüdür. Küresel pazarda rekabet edecek ekonomik büyüklüğün altında kalmasıdır.
Başkalarının otomobil fabrikaları yılda 1 milyon otomobil üretirken, bizim otomobil fabrikalarımızın bazıları 25 bin, 30 bin otomobil ile ayakta kalma çabasında... Daha da küçülüp de ne yapacaklar? Otomobil sayısını 5 bine mi indirecekler?
Evlerdeki dokuma tezgahlarınde üretilen bezlerle, evlerde fason olarak diktirilen don - gömlek ile Türkiye’nin ihracatı mı artacak?
Küçülmek demek, mevcut üretim çizgisinin gerisine gitmek demektir. Fakirlik demektir. Türkiye’nin normal dönemlerdeki 200 milyar dolarlık milli geliri, bir yıl içinde bu ülkede gerçekleştirilen mal ve hizmet üretiminin parasal değerini, büyüklüğünü gösterir.

Bisiklet sürekli devriliyor
Bu üretimi gerçekleştiren 65 milyon insan üretim sonucu oluşan milli geliri bölüşünce, kişi başına 3 bin dolar dolayında bir gelir ortaya çıkar. Başka ülkelerde kişi başı üretim ve gelir 15 bin ile 30 bin dolar dolayında dolanırken, Türk insanının kişi başı üretim ve gelir rakamının 3 bin dolarda kalması, "kader" değildir. Üretimdeki yetersizliğin, üretimi artıramamanın, büyüyememenin göstergesidir.
"Küçülelim arkadaşlar", "küçülelim de krizi atlatalım" çılgınlığı üretimde gerilemeye yol açar. Türkiye beğenmediğimiz yıllık 200 milyar dolarlık üretimi bile gerçekleştiremez. Kişi başı gelir 3 bin doların çok altına düşer. Bu, ülkenin ve halkın fakirleşmesi demektir.
Ekonomi politikalarının hedefi halkı fakirleştirmek değil, halkın refahını artırmaktır.
Küçülmek, genelde ekonomiye, halka zarar verir. Küçülmek firmaları, işletmeleri "kurtarmaz". Firmaların, işletmelerin kurtuluşu, değişen şartlara uyum için yeniden yapılanmaya bağlıdır. Küresel talebi olan mal ve hizmetlerin üretiminde "verim"i artırmaya bağlıdır.
Unutmayınız, pedalı yeterli güç ve hız ile çeviremediğimizden ikide bir bisiklet devriliyor. Yere düşüyoruz. "Gücüm kalmadı, pedalı daha az çevireyim, daha yavaş gideyim" diyenin bisikletin üzerinde kalmasına imkan yok. Bisikleti yerinden oynatması mümkün değil.