Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Clinton,Çankaya Köşkü'nün kapısında üç önemli mesaj verdi: (1) 'Beş gün kalıp, Türkiye'nin bütün sorunlarıyla ilgileneceğim' dedi. (2) 'Türkiye'nin AB içinde yer alması gerekir. Bu konuda Türkiye'yi destekliyeceğiz' dedi. (3)'Deprem bölgesindeki sanayinin ayağa kaldırılması için küçük ve orta boy sanayi işletmelere kredi sağlayacağız. ABD Eximbank'ından 1 milyar dolarlık imkan aktaracağız' dedi.
Clinton Çankaya Köşkü'nün kapısında bunları söyleyince Borsa tırmanışa geçti. Borsa'nın tırmanışı, ABD Başkanı'nın sözlerinin iş çevrelerine nasıl bir "moral" verdiğinin göstergesidir.
Şu anda Türkiye'nin "moral"e ihtiyacı var... Hem de çok var... Çünkü üst üste gelen felaketler, depremler, sorunlar Türk halkını bunaltmış durumda.
Bir zamanlar Milliyet Gazetesi'nde "Hoş Memo" isminde bir çizgi roman yayınlanırdı. Hoş Memo'nun başının belası bir "Kara Bulut" vardı. Her yer günlük güneşlik iken bu "Kara Bulut" Hoş Memo'nun tepesinden eksik olmaz, yağmur yağdırır, şimşek çaktırır, Hoş Memo'nun hayatını karartırdı...
İşte o biçim... Son zamanlarda "Hoş Memo"nun bu kara bulutu geldi Türkiye'nin tepesine yerleşti. Gökten devamlı sorun yağıyor, felaket yağıyor.
Büyüklerimizin sık sık tekrarladığı bir deyim vardır: Kul sıkışmayınca hızır yetişmez derler. Türkiye'nin bu sıkışık durumunda ABD Başkanı Clinton "hızır"lığa soyunmuş durumda.
ABD'yi seviniz sevmeyiniz, Clinton'u beğeniniz beğenmeyiniz, ABD bütün dünyayı parmağında oynatıyor, Clinton da ABD adına dünyayı yönetiyor.
Böyle bir ülkenin böyle bir devlet adamının bir ülkenin "karşısında" olacak yerde "arkasında" yer almasının yararı büyüktür.
Bakınız Türkiye'ye gelmeye niyetli görünmeyen Yeltsin bile Clinton'un "aşırı Türkiye sevgisi"ni kıskanıp dengeyi kaybetmemek için Rus heyetine başkanlık ederek Türkiye'ye geleceğini açıkladı.
Clinton'un Türkiye'ye Eximbank kaynaklarından göndereceği 1 milyar doların ekonomiye "doğrudan" katkısı olacaktır. "Dolaylı" katkısı olacaktır. Clinton'un estirdiği "iyimser rüzgar" Türkiye için verdiği "destek" mesajları içeride ve dışarıda "moral"i yükseltecektir.
Düzce depremi düzelmeye çalışan ekonomiyi tekrar aşağıya çekmeye başlamıştı. Ankara'da uzayan IMF müzakereleri stand-by konusunda şüpheler yaratmıştı. Dış kredi kaynaklarındaki karamsarlık tırmanışa geçmişti. Clinton'un estirdiği iyimser rüzgar bu konularda iyilikler getirebilir.
Clinton'un Türkiye'ye gösterdiği yakınlık ve ilgi "beklenenin üzerinde bir yakınlık ve ilgidir". Türkiye böyle bir şeye alışık değil. Bu nedenle bu ilginin durup dururken nasıl ortaya çıktığı hala tartışılıyor. Bazı kimseler "bayram değil, seyran değil, eniştem beni neden öptü" diyerek şüphelerini dile getiriyor.
Öyle veya böyle Clinton'un estirdiği iyimser rüzgarın Batı dünyasının diğer ülkelerinin Türkiye politikalarını etkilememesi imkansızdır. ABD'nin Türkiye'ye yakın ilgisi Rusya'nın politikasının da olumlu çizgiye girmesine yardımcı olacaktır.
Türkiye hiç beklenmeyen bir zamanda, beklenmeyen şekilde ortaya çıkan bu fırsatı iyi kullanmak, fırsatın peşini bırakmamak zorundadır.
Ziyaret iyi başladı. İnşallah bir terslik çıkmaz. Çünkü biz fırsatları değerlendirmede becerikli olamıyoruz. Tam tersine fırsatları rezil etmekte çok başarılıyız.