Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Üniversite öğrencilerini seçme ve yerleştirme sınavlarının sonucu açıklandı. Medya kamuoyuna birincileri, ikincileri tanıttı... Gündemdeki diğer konular arasında üniversite sorunu unutuldu gitti.
Sayın okuyucularıma sorunun büyüklüğünü anlatmak için bu yazının altında bir tablo veriyorum. Bulabildiğim rakamlarla düzenlediğim bu tabloya dayalı olarak sayın okuyucularıma sorunun büyüklüğünü anlatayım:

163 bini tam üniversiteli
Eskiden üniversiteye başvuruların büyüklüğü, "yedeksubaylık" hakkına bağlanırdı. Günümüzde bu hakkın önemi azaldı. 2001 - 2002 öğretim döneminde üniversiteye girmek için 1 milyon 418 bin liseden taze mezun gencimiz başvuru yaptı. Bunların 837 bini erkek, 581 bini kız idi. Demek ki, bu ülkede kızlarımız da erkekler kadar okumaya meraklı. Demek ki, kızlar okumuyor diyenler yanılıyor.
Sınava girenlerden 1 milyonu tercih hakkı kazandı. Ama tercih hakkı kazananlardan sadece 455 bini okuma şansı elde etti.
Bu yıl 455 bin öğrenci üniversite eğitimine başlayacak şeklinde bir genelleme yanıltıcı oluyor. Çünkü bunların 173 bini "Açık Öğrenim" denilen sistem içinde "evlerinde oturup" mektup ile eğitilecekler. 118 bin öğrenci, "ön lisans" denilen iki yıllık meslek eğitim programında ders görecek. Klasik üniversite tahsili yapma şansı elde edenler, 4 yıllık veya daha fazla eğitim veren üniversitelere tam gün eğitime gidecekler sadece 163 bin genç.

Vakıf üniversiteleri az
Vakıf üniversiteleri (özel üniversiteler) henüz yeterli büyüklüğe ulaşamadı. Dört ve iki yıllık eğitim için bu yıl tüm üniversitelere toplam 282 bin genç yerleştirildi.
Bunların 262 bini devlet üniversitesine, 16 bini vakıf üniversitelerine, 2 bini Kıbrıs’taki özel üniversitelere devam edecek. Vakıf üniversitelerinin 23 bin öğrenci kontenjanı var. (Devletin 4 ve 2 yıllık eğitim veren üniversitelerinin yaklaşık onda biri büyüklüğünde bir kapasite.) Bu yıl vakıf üniversitelerinin 23 bin öğrencilik kapasitesine karşılık 16 bin öğrenci yerleştirmesi yapıldı. Demek ki kapasitenin yüzde 28 dolayındaki kısmı boş.
Vakıf üniversitelerinin paralı / dövizli ve yüksek ücretli olması yanında devlet üniversitelerine güvenin sürmesi bu sonucu ortaya çıkarıyor.
Bu açıklamalardan sonra gelelim üniversite giriş ve yerleştirme sınavı sonuçlarının yan sorunlarına.
Türkiye’de gençler okumak, çağdaş bilgi ile donanmak istiyor. Onlara fırsat tanıyamıyoruz. Okumak isteyene yeterli okul yok.
Üniversite bir bakıma çok sayıdaki genç nüfusu "sünger gibi emen, meşgul eden bir sistem". Üniversiteye giremeyen bir milyonu aşkın taze lise mezunu, mevcut "işsizler / güçsüzler" stokuna ekleniyor. Bunların bir kısmı, büyük bir kısmı para kazanmak zorunda... Onlara kim iş bulacak? Bir kısmı boş zamanlarını değerlendirmek zorunda. Onlarla kim ilgilenecek? Sadece sınav yapılıyor. Kazanamayanların ortada kalanların durumunu düşünen yok.

Okuyacaklar ama nasıl?
Üniversitede okuma hakkı kazananlar şanslı sayılıyor. Ama bir kısmı istedikleri okula değil, mecbur oldukları okula yerleştirildi. Ödenek yetersizliği, hoca yetersizliği, hocaların sorunları onların yeterli ve çağdaş eğitim görmelerine imkan vermeyecek. Çoğu mutsuz olacak. Daha mezun olmadan işsiz kalacakları endişesi ile yaşayacak.
Döviz ve faiz fiyatını izlerken Türkiye’nin geleceği güme gidiyor. Dört yıl sonra, on yıl sonra faiz fiyatını döviz fiyatını bu gençler belirleyecek? Nasıl bir eğitim, nasıl bir bilgi ve beceri ile?