Bir mal bir mağazada 100 liraya satılırken, "tenzilatlı satış" başlayınca fiyatı nasıl 50 liraya düşer?
(1) Satıcı için o malın dükkan giriş fiyatı 35 liradır. Üzerine dükkan kirasını, elektrik, personel ücretlerini ekler ise 50 lira başa baş noktasıdır. 50 liraya satar ise zarar etmeyeceği malın üzerine 50 lira net kar bindirmektedir. Bir süre bu yüksek kardan fedakarlık eder. Malı 50 liraya satar.
(2) Malın dükkana giriş fiyatı 50 liradır. Satıcı dükkan kirasını, personel masrafını, diğer işletme giderlerini ekleyince malın maliyeti 85 liraya çıkmakta, mal 100 liraya satılır ise dükkan sahibine 15 lira kar kalmaktadır. Dükkan sahibi nakit ihtiyacını karşılamak için fiyatı 50 liraya indirmektedir. Dükkan kirası ile personel masrafını ve diğer işletme giderlerini cebinden ödemekte, zarar etmektedir.
(3) Malın maliyeti 85 liradır. Normal satış fiyatı 100 liradır ama... Satışa sunulan mal tapon maldır. Seri sonudur. Geçen mevsimin elde kalan malıdır. Bu tür mallar zaten normal fiyatı ile satılamaz. Tenzilatlı satış adı ile alıcı "gaza getirilerek" 50 liraya satılsa bile kar sağlar.
(4) Piyasayı canlandırmak, müşteri çekmek için her üreticinin, her satıcının belli bir harcamayı göze alması gerekir. Bu reklam harcaması, promosyon harcaması gibi bir şeydir. Üretici veya satıcı "hazmedebileceği / kaldırabileceği" büyüklükte bir zararı göze alarak belli malların fiyatını maliyetin (başa baş noktasının) altına indirerek, müşteri çeker. Ayağı alışan müşteri tenzilatsız mallar ile tenzilat dönemi sonunda satışa sunulan malları satın aldığında, tenzilatın sebep olduğu zarar kapanır.
Bu ön açıklamalardan sonra şimdi de gelelim bir başka grup açıklamaya:
(1) Tenzilatlı satışın nedeni ne olur ise olsun, piyasada ismi olan, pazarlıksız satış yapan, piyasada sürekli kalmak isteyen üretici ve satıcı bundan zarar görür. Çünkü daha önce 100 lira vererek o malı almış olan tüketici gücenir. Malın tenzilatlı olarak 50 liraya satıldığını gören tüketici tenzilat dönemi sona erdikten sonra o malı 100 liraya satın almak istemez.
(2) Üretici ve satıcı eğer başa baş noktasının üzerinde çok büyük kar yapmıyor, tüketiciyi kazıklamıyor ise, gelecek günlerde 100 liralık malı 50 liraya satmaya devam edemez. Ya batar, ya foyası meydana çıkar.
Bu da bitti... Şimdi de son açıklama:
(1) Üreticinin, satıcının bugünlerde satışa sunduğu mallar geçmiş dönemin ucuz dövizi, ucuz faizi ve ucuz girdileri ile üretilen stoktur. Bu mallar tenzilatlı satış ile eritilince, üreticinin ve satıcının eline nakit para geçecek ama yeni üretimin maliyeti çok yükselecektir. Bugün fiyatı 100 liradan 50 liraya indirilerek satılan malın rafa koyma maliyeti 150 lira olacak. Verim ne kadar artar ise artsın maliyet düşmeyecek.
(2) Halkın cebinde tükenmeyecek kaynak yok. Ücretler artmıyor. İşsizlik var. Tenzilatlı satışlardaki harcamaların büyük kısmı "bir atımlık barut" misali "cepte kalmış son paralar"... Talebin devam etmesi, halkın (işçinin, memurun, çiftçinin, esnafın) gelirinin artmasına bağlı.
Bütün bunları sıralamanın ne anlamı var? Yapılan iş kötü mü? Tenzilatlı satış ile piyasaya hareket gelmesinin ekonomiye yararı yok mu?
(1) Olmaz olur mu? Var. Hem de çok var... Çünkü küçülen ekonominin büyümeye geçişi üretim artışına bağlı. Talep artmadan üretim artmaz. Talep artınca, talebi karşılamak için sanayi üretimi artırmak ister. İşçi alır. Dükkanlar çıkardıkları tezgahtarları işe davet eder. İşçi, tezgahtar aldığı ücreti harcar. Böylece talep gene artar. Talep artınca üretim, istihdam artar. Geriye dönen çark ileriye dönmeye başlar.
(2) Ancak tenzilatlı satışlar gerçek anlamda bir "zararına satış" ise ve de üretici ile satıcı bu satışlar ile büyük kayıplara uğramış ise, talep canlansa da üretimi ve satışı sürdürecek güç bulamaz. Ancak tenzilatlı satışlardaki harcanan paralar halktaki "bir atımlık son barut" ise, tenzilatlı satış döneminden sonra talep gene aşağıya iner.
Bunları bilmekte, tartışmakta yarar var.