Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kamu açığı milli gelirin (GSYH) yüzde 1’ini geçemeyecek. (Örneğin, 2010 yılı milli gelir tahmini 1 triyon TL olduğuna göre, 2010 yılı için kamu açığı 10 milyar TL’den fazla olamayacak.)
- Ülkenin kaynaklar/harcamalar dengeleri, yılda 5 büyüme hedef alınarak kurulacak. Büyüme yüzde 5’in altına düşerse, büyümeyi hızlandırmak için kesenin ağzı açılacak. Büyüme yüzde 5’i aştığında, keseye para konulacak.
- Kamunun hesabı şeffaf olacak.
- Kamu gelir-giderlerinin belirlenen sınır içinde kalması bir kanunla sağlanacak. Hesapları Sayıştay denetleyecek.
Başbakan Yardımcısı, Devlet Bakanı Sayın Babacan’ın dün açıkladığı “Mali Kural” paketinin özeti budur.
Mali Kural ile, Türkiye Cumhuriyeti “ele güne seslenmektedir”. Demektedir ki, “Ey ahali... Biz kendi kendimizi sınırlıyoruz. Kendi harcamalarımızı kendimiz kontrol ediyoruz. Hesaplarımız, kitaplarımız şeffaf.“

Ne kadar ekmek, o kadar köfte
Mali Kural ile, Türkiye Cumhuriyeti ele güne seslenmektedir. Demektedir ki, “IMF ile ilişki kesildi diye sanmayınız ki, biz har vurup harman savuracağız, gelirden çok harcama yapacağız. Hayır. Biz harcamalarımızı gelirimize uyduracağız. Sanmayınız ki IMF hesapları kontrol etmediği için hesabı kitabı saklayacağız. IMF’ye gerek olmadan biz her türlü bilgiyi şeffaf olarak yayımlayacağız. Hem de bu bilgilerin tamamı AB standardında yani AB tanımlarına uygun bilgiler olacak.”
Bunlar Moody’s Teyzem’in pek hoşuna gidecek. Çünkü “Kredi Notu” vermek için Türkiye’nin hesaplarını didik didik eden Moody’s Teyzemgiller için önemli olan:
- Türkiye’nin başkalarından aldığı malların, başkalarından aldığı kredilerin anapara ve faizini zamanında ödemesidir.
- Bunun için de bütçesinin açık vermemesi, böylece borç yükünün artmaması ve de bütçe gelirlerinin bir bölümünün (faiz dışı dışı fazlanın) borç stokunu azaltmak için kullanılmasıdır.
- Ülkenin hesabının, kitabının, dünya standardında tutulması ve şeffaf olmasıdır.

Açığın azı yarar, çoğu zarar
Ama bütün bunlar Ayşe Hanım Teyzem’i üzecek. Çünkü:
- Mali Kural demek “sıkı maliye politikası” demektir. Bu politikada memur, emekli maaşları” gıdım gıdım” artırılır.
- Sıkı maliye politikasında sosyal güvenlik harcamaları disiplin altına alınır. Hastane ve ilaç harcamalarına sınır getirilir.
- Sıkı maliye politikasında kamu kuruluşları personel alımında cimri davranmak zorundadır.
- Sıkı maliye politikasında devlet daha az yatırım yapar
- Enerji KİT’leri, kömür işletmeleri, demiryolları gibi devamlı zarar eden KİT’ler de Mali Kural kapsamında giderleri ile gelirlerini denkleştirmeye kalkınca, ürettikleri mal ve hizmetlere devamlı zam yapmak zorunda kalır.
İşte bütün bunlardan ötürüdür ki, Mali Kural, Moody’s Teyze’yi mutlu ederken, Ayşe Teyzem’i üzer. Ama ne yapalım ki, Sayın Babacan “yapılması gerekeni yapıyor”. Ciddi ekonomi yönetiminde mali disiplin esastır. Ölçüyü kaçırmamak şartıyla!