Bir garip ölmüş diyeler/Üç günden sonra duyalar/Soğuk su ile yuyalar/Şöyle garip bencileyin...
Yunus Emre’nin yıllar önce yazdıklarını geçen cuma yaşadım... SGK Dinlenme ve Bakımevi’nde şair S. Aldanır’ı ziyarete niyetlenmiştim... “Bir hafta önce öldü... Odasını boşalttık... Geç kaldınız” dediler.
Halbuki ben 1953 yılından beri “S. Aldanır”ı arıyordum. Onu tanımak istiyordum.
Buldum derken kaybettim
Ankara’da Selim Şengil’in başında bulunduğu “Seçilmiş Hikayeler Dergisi” yayınlarının 6’ncısının ismi “Memleket Saat Ayarı” idi. 76 sayfalık bu kitaba ismini veren 1947 yılında yazılan şiire bayılmıştım. Atmış yıldır, değişik yazılarımda bu şiirden alıntılar yaptım.
Uzun yıllar boyunca “S. Aldanır”ın kim olduğunu öğrenemedim. 2009 yılında Edebiyat Meclisi’nde Murat Gil’in bir yazısı yayınlandı. “S. Aldanır” imzası ile Ataol Behramoğlu’nun “Büyük Türk Şiiri Antalojisi”’nde yayınlanan bir şiir Murat Gil’in dikkatini çekmiş. “S. Aldanır”’ın kim olduğunu araştırmış. Diyor ki, ”Ataol Behramoğlu Orhan Veli kuşağının içinde yer veriyor kendisine. Cidden şiirinde taşıdığı acı, ironi, humor ve espri, garip akımına yakınlığını ispatlıyor şairin. Bir süre hukuk eğitimi almış ve çeşitli memurluklarda bulunmuş. Adı Selahattin imiş.”
Bu yazıyı okumamdan yıllar sonra şair “S. Aldanır”ın izini bulmama şairden gelen bir mektup imkan verdi. Mektup şöyle idi; “Nurullah Ataç ile sizin bazı yazılarınızı kesip saklamıştım. Ölenin eşyalarına hor davranılır. Bu yazıların arkamda kalmasına gönlüm razı olmadı... Onları size gönderiyorum. Orası varsa oraya gideceğim... Orası yoksa buradan gideceğim... Son trenlere, gemilere kalmak değil. İlk uçakla gideceğim. Sevgi ve saygı yüklü selamlar...”
İşte bu mektup üzerine yıllardır aradığım şairi görmek için SGK Dinlenme ve Bakımevi’nin kapısını çaldım. Ama geç kalmıştım. Bir hafta önce ölmüş.
Selahattin Aldemir
Araştırdım. Eşini uzun süre önce kaybetmiş. Çocuğu yokmuş. Yedi yıldır SGK Dinlenme ve Bakımevi’nde yaşıyormuş. Esas ismi “Selahattin Aldemir” imiş.
İşte benim unutamadığım şiiri, “Memleket Saat Ayarı”:
Osman/Sırtında şu bütün memleketi ısıtan/Senin ayaklarını hep açıkta bırakan yorgan/Bu kadar korkuyla geçmiyor musun böyle/
Şu senin döşediğin yollardan/Böyle unutmuyor musun ikide bir/Bunlara ev derler işte/Şunlar hastane, şunlar okul, şunlar apartman/Hep senin o üst üste koyduğun taşlardan/Osman hep işte o taşlar/Hep bu taşlar seni vatandaş yapan/Şehrin ortasındaki heykelden/Dışındaki mezarlıklara kadar/Sen üç deniz ortasında sararmış yosun/Sen upuzun uzanmış kalmış memleketim/Her akınıyla kımıldanmıyor musun arada bir/Yine uyanmıyasıya uyumuyor musun böyle/Benim nefesim kesilir/Ağrı’lara mı Erciyas’lara mı çıksam/Yoksa artık alay eden seninle/Şu aydan mı, şu yıldızdan mı, şu güneşten mi/Söyle nereden/Şu mezarlıklardan mı/Nereden çıksam da bağırsam /”Artık yetişir yetişir
Atatürk gelmez ikide bir/Gelmez kırk yılda bir milleti kendine iş edinen şair/Sen akar sularına kadar durgun/Şarkılarına kadar mahzun memleketim.” 1947