Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Ankara iki şey yapabilirdi:
(1) Ya hiçbir şey yapmazdı... Bırakırdı "ipin ucunu"... Piyasa güçleri bozulan dengeleri kendi kendine yerine getirirdi. Hiçbir şeyden anlamayanların, bir şey yapabilecek gücü olmayanların yapması gereken bu idi...
(2) Ya da memleketin "âli menfaatlerini" göz önünde tutarak şeffaf, uzun vadeli, ödünsüz bir kalkınma stratejisine dayalı, istikrar paketi hazırlayıp uygulardı. Bunun anlamı çıkar çevrelerinin veya değişik sosyal grupların yarar ve zararına bakmadan ülkenin bütünlüğü ve halkın genel yararı doğrultusunda karar almak demek idi. Bunu yapmak için ise bilgi gerekirdi, yürek gerekirdi, bilek gerekirdi.
Ankara bunların ikisini de yapamadığı için şaşkın ve perişan... Durumu daha da "rezil etmek" için çırpınıp duruyor.
Kriz 19 Şubat’ta çıktı. Altı hafta geçti. "Geldi Bay Derviş... ABD’ye gitti Bay Derviş. Para getiriyor Bay Derviş. Tenis oynadı Bay Derviş. Sabah kalktı Bay Derviş" gündemi ile halk uyutuluyor.
Bu arada şaşkın Ankara, değişik çıkar gruplarını dinlemekten pusulayı daha da şaşırmış durumda. Anadolu deyimi ile "langurt - lungurt" kararlar alınıyor. Sorunlar çözülemez hale getirilyor. Merkez Bankası’nın döviz rezervi eritiliyor.
Sayın okuyucularım kriz herkesi etkiledi. Tabii ki herkesin kendine göre bir istediği var. Bir kısmının sesi çıkmıyor. Bazılarının sesi çok, bazılarının ise pek çok çıkıyor. Bazıları baskı grupları oluşturuyor. Hepsinin kendilerine göre haklı şikayetleri ve bekleyişleri var.
Ankara, sabahtan akşama kadar bu baskı gruplarını dinleyerek, haklı veya haksız taleplerine çözüm arayarak tedbirleri alamaz. Burada ölçü: "Memleketin âli menfaatleri"dir. Ankara sadece "memleketin âli menfaatlerini" dikkate alarak hızlı bir şekilde karar almak zorundadır.

Bugünkü durumu Dr. Vural Akışık şöyle anlatıyor: "Sinema yanıyor. Bu tip yangınlarda telefat telaş ile oraya buraya saldıranların, birbirini ezmesiyle olur. Telafatı önlemenin yolu, içeridekilerin söyleneni dinlemesi ve bir kişinin halka ne yapılacağını anlatıp, çıkış kapısını göstermesidir.
19 Şubat’ta yangın çıktı. Yangın devam ediyor. Halk şaşkın, bir o kapıya, bir bu kapıya koşuyor. Kapalı kapıları zorluyor. 15 kişi halkın şaşkınlığını artırmak için bağırıyor. Oraya git... Buraya git... Olduğun yerde dur. Halkın çoğu yangından değil, ezilmekten ölecek.
Akışık, Ankara’ya yol gösteriyor: "15 akıllı adam, 15 farklı paketle yardımcı olmaya çalışabilir. Ama bu 15 farklı paketin her birinden bir tedbir seçilerek uygulanmaya kalkılırsa, ortaya "çorba çıkar". Önemli olan bir paketi seçip uygulamaktır."

Bundan sonrası da benim görüşüm: Lider olmadan büyük ekonomik krizler çözülemez. Çıkar gruplarının menfaatlerine göre değil, ülkenin âli menfaatlerine göre çözümlerin getirilebilmesi için güçlü bir lidere ihtiyaç vardır.
Bizim şu anda böyle bir liderimiz yok. Bu kadar gecikmeden sonra belirlenip uygulanacak "yalap şalap" tedbirler işi daha da rezil edecektir.
Ankara’daki sayın Büyük Türk Büyükleri, beceremediğinize göre hiçbir şey yapmayınız. Çekiliniz aradan. Bırakınız ekonomi kendi kendine dengeye gelsin. Piyasa güçleri çalışır, halkımız babadan kalma kriz tedbirleri ile kendi kendini kurtarır.