Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

IMF ile anlaşılacağı açıklandığında sorun yoktu. Ancak imzalamanın gecikmesi bazı sorunları gündeme getirdi.Anlaşmanın önkoşulu mali reformlarla ilgili tasarıların kanunlaşmasının gecikmesi, istikrara yönelik olumlu gelişmeleri sekteye uğratabilir.MBnin enflasyonu ve faizleri aşağı çekebilmesi için bu tasarılar kanunlaşmalı. Gecikme, yanlış sinyaller vermektedir. Geciktikçe tehlike artar.IMF ile aralıkta prensip anlaşmaya vardıktan sonra gündeme gelen ve teşvikten yararlanan illerin sayısını artıran tasarı, IMF ile anlaşmayı tehlikeye soktu. Hükümet teşvik yasasının getireceği yükü nasıl telafi edeceğini açıklamadı.Ekonomide bu yılki yüzde 5lik büyüme beklentisine rağmen ekonomide istikrar henüz garantilenmedi. Sürdürülebilir büyümeye ulaştığımızı söylemek için vakit erken. Bunlar MB Başkanının FTye söyleşide verdiği mesajlar. İfade şekli farklı da olsa, mesajlar eleştiri ve uyarı niteliğinde.Dün Hürriyette Başbakanın, Fatih Altaylı ile söyleşisinin üçüncü bölümü yayımlandı.Başbakan, MB Başkanının söyleşisini şöyle değerlendiriyor: Bir özerk kuruluş olan MBnin başkanının İngiltere üzerinden açıklama yapması doğru değildir. Bu tip yaklaşımlar piyasalarda farklı algılanabilir. Bu konuları ilgili bakan ile müzakere etmesi daha faydalıdır. Dışarıda açıklama yapmak gerekiyor ise, bu koordinasyon faydalı olur. Merkez Bankası (MB) Başkanının İngilterede yayımlanarak dünyanın her köşesine dağıtılan günlük Financial Times (FT) isimli ekonomi gazetesinde 23 Martta bir söyleşisi yayımlandı. MB Başkanı, bu söyleşide özetle şunları söylüyordu: Acaba MB Başkanının, (1) Söyledikleri doğru mu, yanlış mı? (2) Bunları bir İngiliz gazetesinde yayımlanacak söyleşide ifade etmesi doğru mu, yanlış mı? Acaba Başbakanın değerlendirmesi doğru mu?MB Başkanının söyledikleri doğrudur. İşaret ettiği konuların tamamı hükümetin icraatını ilgilendiren, yapılması gerektiği halde geciken işlerdir. Bunları bir gazeteci, bir akademisyen, bir sade vatandaş dile getirebilir. Kamuoyunda tartışmaya açabilir.Fakat Merkez Bankası Başkanı, endişelerini ve tehlikeleri doğrudan hükümete duyurmak zorundadır. Bunları kamuoyunda tartışmaya açması, "Hükümet ile diyalog imkânının kalmadığı veya hükümetin yapılması gerekenleri yapmaktan vazgeçmesi sonucu işlerin sarpa sarmakta olduğu" şeklinde yanlış anlamalara yol açar.Merkez Bankası Başkanı bu endişeleri, bu uyarıları bir basın toplantısında yerli gazetecilere dile getirse (gene de yanlış olur ama) yaklaşımı fazla eleştirilmeyebilirdi. Fakat doğrudan bir İngiliz gazetesiyle söyleşide bu tür eleştiri ve uyarıların yer alması eleştiriye açık bir yaklaşımdır.Merkez Bankası Başkanının, Financial Times gibi dünyanın her köşesinde çok okunan, saygın bir gazetede yer alacak söyleşide, MBnin uygulamaları sonucu ekonomide sağlanan olumlu gelişmeleri, ekonominin geleceği hakkındaki olumlu bekleyişleri dile getirmesi daha doğru olurdu.Financial Timesta yayımlanan söyleşiyi Başbakanın "Hükümet gerekeni yapmadığı için işler kötüye gidebilir. İşler kötüye gider ise Merkez Bankası Başkanının hiçbir sorumluluğu olmayacak... Bakınız işte, ben gereken uyarıyı yapıyorum" şeklinde algılayarak gücenmesi normaldir.Özetle, (1) MB Başkanı, yurtiçinde ve dışında ekonomi konusunda mesaj verme yetki ve sorumluluğu taşır. (2) Fakat bağımsızlığı, başkanına hükümeti içeride ve dışarıda eleştirme hakkını vermez. Hükümete vereceği mesajları içeride ve dışarıda medya aracılığıyla veremez. Böyle bir durum, hükümet ile diyaloğunun kesildiği görüntüsü yaratır. (3) Başbakan, Fatih Altaylı ile söyleşisinde, Merkez Bankası Başkanı hakkında ölçülü konuşmuş, eleştiriye girmemiş, bekleyişlerini yansıtmıştır. guras@milliyet.com.tr Başbakan haklı