Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Anadolu’da esnaf ekonomiyi “piyasa”dan izler. “Piyasa canlı” ise ekonomide durum iyidir. “Piyasa geberik” demek, işler durdu demektir.
Piyasayı canlandıran da, geberik hale getiren de halkın talebidir. Halkın cebine para giriyor ise veya halk kolay borçlanabiliyor ise talep de canlanır.
Ekonomiyi yönlendiren Ankara, cari açığı, döviz açığını küçültmek arayışında talebi kısacak tedbirler aldı. (1) Banka kredilerinin artışı sınırlandırıldı. (2) Kredi kartı kullanımına kısıtlama getirildi. (3) Taksitli satışlarda süre kısaltıldı, peşinat miktarı yükseltildi. (4) Az da olsa satış vergilerinde artış yapıldı.
Ankara “cari açığı-döviz açığını” küçültmek için bu tedbirleri alırken, Merkez Bankası da enflasyon artışını sınırlamak için harekete geçti.
Enflasyon genelde parasal bolluktan artar. Ankara gelir artırıcı uygulamalar içinde değil. Borçlanma imkanlarını kıstı. Bu durumda talep daraldığına göre enflasyon nasıl artar?
Artan enflasyon maliyet enflasyonu. (1) Tarım ve sanayi üretiminde ithal girdi payı yüksek. Döviz artışı maliyeti artırıyor. (2) Talep genelde yavaşlayınca ürünlerde birim maliyetler yükseliyor. İşte bunun için iç talep daralırken enflasyon artışı önlenemiyor.

Parayı sıkmaya devam
Para Kurulu toplantısı sonunda önceki gün Merkez Bankası’ndan yapılan açıklamalar ve dün Merkez Bankası’nda banka ekonomistlerine verilen bilgiler, haziran ayına kadar ekonomide olacakların işaretini veriyor.
- Merkez Bankası, sıkılaştırmaya (açık anlatım ile piyasadaki para imkanlarının, talebe dönüşecek para miktarının azaltılmasına) rağmen enflasyondaki artışın önlenemediğini belirtiyor.
- Enflasyonun en az haziran ayına kadar artışının süreceğini haber veriyor.
- Enflasyondaki artış duruncaya kadar faizler aşağıya çekilmeyecek diyor.
- Parasal sıkılaştırmanın (piyasalardaki daralmanın) devam edeceğini söylüyor.

Piyasa “geberik” durumda
Merkez Bankası, bu politikaların ekonomiyi nasıl daralttığının (başarısının!) göstergeleri olarak şu bilgileri veriyor:
- İç talep o kadar daraldı ki, otomobil satışları yüzde 18 oranında, buzdolabı satışları yüzde 11 oranında geriledi.
- Halkın takati o kadar kesildi ki, kredi kartı harcamaları geçen yıl yüzde 30 artmışken bu yıl yüzde 11 azaldı.
- Tüketici güven endeksi bugüne kadar rastlanmamış ölçüde kötüleşti.
Aferin... “Oğlum Ahmet, yoluna devam et” denilebilir ama, bütün bu politikaların sonu ekonomideki büyümenin aşağı çekilmesidir.
Ekonomide daralma, talepteki azalma ne kadar devam edecek? Piyasa ne kadar daha daralacak?
Nasrettin Hoca’nın hikayesini hatırlayınız. Hoca merkebine her gün bir torba arpa yedirmekten bıkmış. Başlamış merkebin önüne her gün attığı arpayı birer tas azaltmaya... Bir tas, iki tas azaltıyor... Ama merkep ayakta... Kendi kendine “Ben bu merkebi boş yere besliyormuşum, boş yere fazla arpa veriyormuşum” diye söylenerek arpayı kıstıkça kısmış. Ama bir gün bir de bakmış merkep yerde cansız yatıyor. “Tüh be...” demiş. Tam açlığa alışıyordu, çekti gitti”. İşte o biçim... Talebi kısalım. Parasal sıkılaştırmaya devam edelim de... Nereye kadar?