Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Merkez Bankası bunların kötü şeyler olduğunu söylüyor ise, söyleminin arkasında ve de kafasında bir şeyler var demektir... Kötü şeyleri düzeltmek için bir şeyler yapacak demektir... Ne yapacağını bilemiyoruz da... Merkez Bankası Başkanı'nın kötü dediği şeyler nelerdir, sayın okuyucularıma onları anlatayım.Ve de en sonda yazacağımı başa alayım: İnsanlarımız durup dururken tasarruflarını dövize bağlamıyor. "Mecburiyetten" bağlıyor. Onları bu yola sevk eden de Merkez Bankası'nın yanlış politikalarıdır. (1) Devlet yüzde 21 faiz verirken insanlarımız neden paralarını yüzde 2-3 faizle dövizde tutuyor?" Mecburiyetten" tutuyor. Bugüne kadar yanlış politikalarla insanların tasarrufları eridi. Pul oldu... (2) Özel sektör, kur riskini göze alarak neden dışarıdan her gün daha fazla borçlanıyor. "Mecburiyetten" borçlanıyor. Çünkü içeride faiz yüksek. Orta ve uzun vadeli kredi bulmak güç hatta imkânsız.Evet, dolarizasyon kötüdür. Evet, özel sektörün kur riski taşıyarak dışarıdan borçlanması kötüdür. Ama bu gün, dolarizasyon ve özel sektörün dışarıdan borçlanması bu çarpık ekonomik yapının çökmesini önlemektedir.Bundan sonra yazacaklarımı dolarizasyona veya özel sektörün dış borcuna övgü olarak yorumlamayınız. Sadece çarpık ekonomik yapının çökmemesine katkılarını açıklayacağım. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, yılın son ayında iki konuya dikkat çekti: (1) Özel sektör dışarıdan borçlanıyor. Döviz borcu büyüyor. Bu kötü bir şey. (2) Halkımız tasarruflarını bankalarda döviz hesabında tutuyor. Bu kötü bir şey. Dostum Ege Cansen'den bir hikâye: O yıl havalar çok iyi gidiyormuş. Kasaba halkı kışın iyi geçeceğine inanmış. Kimse evine kışlık odun almayı düşünmemiş. Oduncuların çoğu da kışın iyi geçeceği ve odunların ellerinde kalacağı düşüncesiyle odun stoğu yapmamış. Sadece oduncu Mehmet Efendi her yıl olduğu gibi dükkânına odunları yığmış. Hatta diğer oduncuların odun stoğu yapmadıklarını görünce her zamankinden fazla odun almış... Derken efendim, havalar bir bozmuş, bir bozmuş. İnanılamaz.. Her tarafı kar kaplamış. Diğer oduncularda odun yok. Ormandan odun getirmeye imkân yok. Kasaba halkı oduncu Mehmet Efendi'nin kapısında sıraya girmiş. Mehmet Efendi odunları yüksek fiyatla satmaya kalkınca da... "Vay namussuz... Spekülatör... Stokçu... Gözünü para bürümüş adam" diyerek onu kötülemiş. Kimse düşünmemiş ki, başkaları odun almaz iken Mehmet Efendi bu odunları dükkanına yığarak riske girdi. Stok taşımanın maliyetini üstlendi. Daha da önemlisi o stoklar sayesinde şehir halkı donmaktan kurtuldu."Sayın okuyucularım, "spekülasyon" ileriyi görmektir. Spekülasyon yapmak, bol iken almak, yok iken satmaktır. Spekülatör istikrarsız ekonomiyi dengeler. (Dikkat: "Spekülatör" ile "manipülatör" farklı şeylerdir. Manipülatör, dengeleri kendi menfaati doğrultusunda bozarak, bozulan dengeden menfaat sağlayan kişidir.) Dolarizasyon, bir gün yok olabileceğini düşünerek bol iken döviz toplamaktır. Oduncu Mehmet'in hikâyesi 2001'de toplam dış borcumuz 113 milyar dolardı. Bunun yüzde 62'si kamu borcu (devlet ve Merkez Bankası borcu) idi. Özel sektörün 43 milyar dolar borcu vardı. 2006 Haziran sonu itibariyle toplam dış borcumuz 193 milyar dolar. Bunun yüzde yüzde 43'ü kamu borcu. Yüzde 57'si özel sektör borcu. Özel sektör borcu 110 milyar dolara yükseldi.Son 3 yıldır özel sektör borcu tırmanışta. 2004'de 66 milyar dolar idi, 2006'da 87 milyar dolar oldu. 2006 Haziran ayı sonunda 110 milyar dolara ulaştı.Biz dışarıdan borçlanmak zorundayız. Çünkü tasarruf açığımız var. Yatırıma ve tüketime harcadığımız para, gelirimizden büyük. Yatırımı ve tüketimi kısmamak için de dışarıdan para getirmeye mecbur kalıyoruz. Dışarıdan parayı genelde devlet getirirdi. Devlet dışarıya borçlanırdı. Şimdilerde devlet yerine bu işi özel sektör (bankalar, şirketler) yapıyor.Özel sektörün döviz ile borçlanmasını Merkez Bankası teşvik ediyor. Merkez Bankası özel sektörü "mecbur" ediyor. (1) Merkez Bankası, son 4 yıldır döviz fiyatını sabit tutuyor. Bu, dövizle borçlananları cesaretlendiriyor, teşvik ediyor.. Kur riskinden korkmuyorlar.(2) Merkez Bankası faizleri yüksek tutuyor. Bu durumda dışarıdan dövizle borçlanmak, bankalar için de özel sektör için de cazip.(3)Türkiye'de orta ve uzun vadeli kredi imkânları sınırlı. Büyük rakamlarda fon temini güç. Dışarıda bu imkân var.Bugünkü çarpık ekonomik yapıda özel sektörün dışarıdan borçlanması iyi mi kötü mü? Cari işlemler (döviz açığı) bu yıl 33 milyar doları aşacak. Bu açığı kapatmak için dışarıdan borçlanmaya mecburuz. Özel sektör borçlanmasa devlet borçlanacak. Özel sektörün ödediği faizi devlet ödeyecek. Özel sektörün üstlendiği kur riskini (devalüasyon riskini) devlet üstlenecek. Özel sektör dövizle borçlanınca, döviz riskini dikkate alarak döviz gelirini artırmaya dikkat ediyor. Devletin bu imkânı yok. Uzun anlatımın kısası şu: Rakamları bilelim. Olan bitenin nedenini bilelim. Olan biteni ona göre değerlendirelim. Unutmayınız: Su boğar, ateş yakar. Önemli olan onları kullanmayı bilmektir. Özel sektörün dış borçları büyüyor Halkın cebinde, yastık altında ne kadar döviz var? Alışverişlerin ne kadarı dövizle yapılıyor? Fiyatların ne kadarı dövize bağlı? Bunları bilemiyoruz. Biz "dolarizasyon" deyince halkımızın tasarruflarının ne kadarının dövize bağlı olduğunu gösteren rakamlardan söz ediyoruz. Ekim sonu itibariyle halkımızın toplam tasarruflarının yüzde 72.3'ü YTL tasarruflarda, yüzde 27.7'si dövize bağlanmış durumda. Bunların da miktarı 76.6 milyar dolar. Dövize bağlanan tasarrufların büyük bölümü, 66 milyar doları mevduat hesaplarında. Kalanı, tahvil ve bonoda, eurobond'da ve faizsiz bankalarda. Mevduatdaki toplam paranın yüzde 36.5'u döviz hesaplarında. Yılbaşından bu yana yabancı para tasarruflarda 10 milyar dolara yakın artış var. Yılbaşında yabancı para tasarruflar sadece 67.1 milyar dolardı. Dolara giden tasarruflar döviz mevduat hesaplarına yatırılmış.Bugünkü çarpık ekonomik yapıda bu iyi mi? Kötü mü? Oduncu Mehmet Efendi'nin hikâyesini hatırlayınız...Yarın bir gün (inşallah olmaz ama) bir döviz kıtlığı olur ise, döviz fiyatları hızla tımanışa geçerse, insanlar ve şirketler döviz gişelerinin önünde kuyruğa girer. O zaman elinde döviz olanlar değil, YTL olanlar dövize hucum eder. İşte öyle dönemler için döviz mevduat hesaplarındaki dövizler "Oduncu Mehmet Efendi"nin odunları gibi halkın donmasını, titremesini, hasta olmasını önler... Merkez Bankası, ekonominin bu çarpık yapısında döviz hesaplarının çözülmesini zorlamak için tedbirler uygulamaya koysa, döviz hesapları çözülerek dövizler piyasaya dökülse ne olur? Döviz bolluğu karşısında döviz fiyatları ne kadar daha geriler? Merkez Bankası bu dövizleri satın almak için piyasaya ne kadar YTL salar? Sonra bunları toplamak için ne faiz öder? Bunları düşünmek gerekir. u1.gif u2.gif guras@milliyet.com.tr Dolarizasyon yüzde 28