Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


29 Mart Perşembe günü Merkez Bankası yanlış bir uygulama başlattı. Doların fiyatını karaborsa fiyatına oturttu. Tahtakale’nin "ayaklı döviz piyasası"nı Ankara’ya taşıdı. Hr gün 50 milyon dolar gibi küçük miktarlarda döviz satmaya başladı. Bu uygulama piyasayı sinirlendirdi.
Sinirlenen piyasada dar bir arz talep çemberi içinde döviz fiyatları tırmanışa geçti. Merkez Bankası, bir gün önce "Tahtakale ayaklı borsasında oluşan karaborsa fiyatını" ertesi gün resmi Merkez Bankası fiyatı olarak ilan etti.

Durum ortada. Merkez Bankası’nın yanlış uygulaması ile dört iş gününde doların fiyatı 990 bin liradan 1 milyon 300 bin liraya tırmandı.
Perşembe, cuma, pazartesi, salı... 3 Nisan Salı günü dolar 1 milyon 300 bin liradan işlem gördü.
Sayın okuyucularım, sayın halkım... Bu bir yanlıştır... Bu yanlışı görmek, anlamak için müneccim olmaya gerek yoktur. Uygulamanın başladığı gün yazılan ve bu sütunda uygulamanın ertesi günü "Merkez, doları karaborsaya düşürüyor" başlığı ile yayımlanan uyarı yazısının ilk paragrafı şöyle idi:
"Merkez Bankası dün çok hatalı bir iş yaptı. Doların fiyatını ‘karaborsa’ fiyatına oturttu. Bu uygulamanın ilk günde piyasada yarattığı tahribat görülüp de uygulama durdurulmaz ise dövizin fiyatı başını alıp gider.
Merkez Bankası’nın ihale fiyatı doların gerçek arz ve talep fiyatı değildir, ‘karaborsa’ fiyatıdır. Ne yazık ki, bundan sonra bu ‘karaborsa fiyatı’ alım satımda esas olacaktır. Merkez Bankası bu yanlış uygulamayı sürdürür ise ihale fiyatı her gün yükselecek, dolar fiyatı tırmanacaktır."

Ben bunları yazdım, olacakları gördüm diyerek övünemiyorum. Sevinemiyorum. Tam tersine benim uzaktan gördüğümü Ankara neden göremiyor, neden yanlışta ısrarlı diyerek dövünüyorum.
Ercan Kumcu diyor ki, "Bu bir cahillik ise, bu kadar cahillik ancak tedrisat ile mümkündür... Bu kadar yanlış, bilgisizlik ya da cahillikle yapılamaz. Olsa olsa işin içinde bir kasıt olması gerekir."
Kriz çıktı ama, Merkez Bankası’nın kasaları döviz dolu deniliyordu... Bu yanlış uygulamalarla Merkez Bankası’nın kasaları boşaltılıyor. Halkın dövize hücum etmesi için ne gerekiyor ise yapılıyor.
Merkez Bankası’nın yanlışı görüp, yanlışa son vermesi, doğru dürüst bir uygulamaya geçmesi şart. Tekrarda yarar var: dört iş gününde doların fiyatını yüzde 30 artıran bir uygulamanın sorgulanması gerekmez mi? Bu uygulamanın döviz fiyatını felakete götürdüğü anlaşılmaz mı?

Dün saat 15.13’te Reuters, Devlet Bakanı Kemal Derviş’in bir açıklamasını yayımladı. Derviş, "Nisan sonu itibariyle 1 milyon 100 bin liralık dolar kurunun gerçeği yansıttığının söylenebileceğini" söylemiştir.
Ekonomiden sorumlu bakan söylenebileceğini söylerken ne söylüyordu? Merkez Bankası, nisan sonunda döviz fiyatına müdahale ederek döviz fiyatını 1 milyon 100 bin liraya indirecek şekilde piyasayı döviz ile mi doyuracaktı? Yoksa nisan sonunda dövizde sabit kur uygulamasına mı geçilecekti?..
Devlet Bakanı’nın söylemi,öbaşı sonu belli olmayan, insanların aklını daha fazla karıştırıp, güveni daha fazla yok etmekten başka işe yaramayan" bir söylemdi.

Kriz bir günde çıktı, ama kriz çıkalı 43 gün oldu. Krizi çözmek için hiçbir şey yapılmadı. Sadece konuşuluyor. Kurtarıcı olarak ortaya çıkartılan Kemal Derviş ne yapıyor kimse bilmiyor. Zaman geçtikçe krizin zararları artıyor. Sorunların çözümü güçleşiyor. Moral yok oluyor. Hükümete güven azalıyor.