Tanrıların tanrısı Zeus, İnakhos'un mavi gözlü kızı İo'ya aşık oldu. Onunla buluşmak için Olympos'tan aşağı iniyordu. Karısı Hera ondan şüphelenip peşine düşünce İo'yu beyaz bir ineğe çevirdi. Hera bu beyaz sevimli ineği görünce şüphesi büsbütün arttı. İneği Zeus'tan istedi. Zeus ineği karısı Hera'ya hediye etti. Hera ineğin başına çoban olarak Argus'u dikti. Argus, kafasının çepeçevre her yanında yüz gözü olan bir yaratıktı. Zeus oğlu Hermes'i çağırarak İo'yu Hera'nın elinden kurtarmasını emretti. Hermes ayaklarına kanatlar takarak Argus'a ulaştı. Onu uyutup, kafasını uçurdu. İo kurtulmuştu. Fakat Hera, onun peşini bırakmıyordu. Büyük bir sığır sineği göndererek böğrünü ısırttı. Canı yanan hayvan, durup dinlenmeden koşmaya başladı. Yunanistan'ın batısından denize indi. Bu denize İonienne ismi verildi. Trakya'dan Asya'ya geçerken boğazı atladı. Boğaza sığır geçidi Bosphoros adı verildi. Finike üzerinden Mısır'a geçti. Mısır'da Zeus, İo'nun yardımına koştu. Sığır sineğini öldürdü. Onu, sığırdan mavi gözlü bir kıza döndürdü. Zeus ile İo'nun kızının deniz tanrısı Poseidon'dan olan oğlu Byzas'ın , Bosphoros'un ucunda kurduğu şehre Byzans adı verildi. Şehir kurulurken Byzas'a Apollon ve Poseidon yardımcı oldu. Thrakia Kralı, Byzans'ı almak istedi. Byzas onu yendi. Thrakia topraklarında takibe başladı. O sırada İskyler Kralı Odryses, Byzans'ı kuşattı. Byzas'ın karısı Phidaleia şehirdeki kadınların yardımı ile düşmanların üzerine çok sayıda yılan atarak şehri kurtardı. Bütün bunlar mitoloji... Mitoloji, çok eski zamanlarda yaşayanların inandıkları kahramanların hayat ve maceralarından bahseden "mit"ler (mythe) ve hikayelerdir. Mitoloji aynı zamanda bir bilim dalıdır. Bu bilim dalı gerçek hayata uymayan efsanevi hikayelerin, masalların nasıl doğduğunu, nasıl geliştiğini, nasıl güzelleştiğini, bunların anlamını, bunların ardındaki inancı inceler. Bizler mitolojiye meraklı değiliz. Okullarımızda mitoloji okutulmuyor. Halbuki mitolojinin kahramanlarının çoğu bizim şimdi üzerinde yaşadığımız topraklarda yaşamış. Bu topraklara isim vermiş. Başkaları bunları biliyor. Biz bilmiyoruz. Örneğin İstanbul Haliç'e ismini veren "Keroessa", Bartın Deresi'nin miti "Parthenius", İzmit'e adını veren Partenopea", Fırat'ın miti "Euphrates" ve "Rhoksane", eski Anadolu tanrısı "Attis", Ephesos'u kuran "Androkles", Kazdağı'nda Aphrodit'e aşık olan çoban Ankises, Çanakkale'ye adını veren "Dardanos", Tarsus Çayı'na adını veren kahraman "Krinis", Manisa'ya adını veren "Mağnes", İznik Çayı'nın perisi "Eunike", Ağdos Dağı'nın kahramanı "Agdistis" Samsun'da kutlanan bayram "Panionia", Sinop'a adını veren "Sinope", Sakarya'ya adını veren "Sakaris", İzmir'e adını veren "Smyrna", Karadeniz'e ismini veren Poseidon'un oğlu "Pontos"... Ve daha yüzlerce mitoloji kahramanı ve bunların hikayeleri... Biz bunları bilmiyoruz. Sayın okuyucularıma bu yazıdaki bilgileri Kuleli Askeri Lisesi edebiyat öğretmeni Albay Şefik Can'ın 1956 yılında yazdığı daha sonra İnkılap ve Aka kitabevleri tarafından bastırılan "Yunan Mitolojisi" isimli kitabından özetledim. Üzerinde yaşadığımız topraklarla ilgili mitolojiyi çocuklarımıza öğretelim diyeceğim ama diyemiyorum... Çünkü bunu dersem "Biz çocuklarımıza üzerinde yaşadığımız toprakların yakın ve uzak tarihini öğrettik de mitoloji mi eksik kaldı?" şeklinde tersleneceğimi biliyorum...