Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Felaketler birbirini izliyor ve de bitmiyor. Konya’nın Balcılar beldesinde Süleymancılar cemaatine ait kız Kuran kursu yurdundaki patlamada 18 kız çocuğumuzu kaybettik. 29 yaralı var. Antalya’da bugüne kadarkilerin en büyüğü bir orman yangını oldu. Manavgat’a bağlı 3 köy ve 2 mahalle kül oldu. İnsanlar evlerini, hayvanlarını, tarladaki ürünlerini kaybetti. 16 bin futbol sahası büyüklüğünde kızılçam ormanı yandı.
Böyle önemli olaylarda okuyucularımdan bolca mesaj gelir. Kuran kursu yurdundaki facia ve orman yangını üzerine (izinini alamadığımdan ismini açıklayamadığım) bir okuyucumdan gelen mesajı umumun istifadesine arz etmek istiyorum. İfadelerden anlaşılacağı gibi bu mesaj “ulemaya mensup kişi veya kişilerce” hazırlanmıştır. Mesajın bir görüşü, “temsil gücü” olduğu açıktır.
”Musibetler hakkında bir soru/bir cevap” başlığını taşıyan mesaj şöyle başlıyor:
Soru: Neden deprem, savaş, veba ve benzeri musibetler çoğunlukla Müslümanların başına geliyor?
Cevap: Bu dünya hizmet ve meşakkat yeridir, mükâfat ve rahat yeri değildir. İnsanın asil vazifesi Rabbini tanımak ve emrettiği ölçüler içerisinde yaşamaktır. Bunun da yolu ibadetlerden geçmektedir.
Daha sonra açıklamalara geçiliyor. Deniliyor ki, “İbadet iki kısımdır:
1. Müspet ibadetler
2. Menfi ibadetler
İbadetin müspet kısmı bildigimiz, namaz, oruç gibi ibadetlerdir.

Felaketten korkmayacaksınız
Menfi kısmı ise hastalık, musibet ve doğal felaketler karşısında insanın aczini ve zayıflığını hissedip Rabbine sığınması ve sabretmesi neticesinde kazandığı büyük sevaplardır.
Belaların en şiddetlilerine Allah'ın en sevdiği kulları olan - başta Efendimiz (ASM) olmak üzere- peygamberler ve salih kullar maruz kalmıştır.
Eğer zannedildiği gibi musibet mutlaka kötü bir şey olsaydı, o zaman Allah en sevdiği kullarına bela ve musibetleri vermezdi.
Çünkü hadis-i şerifte ifade edildigi gibi:
"En ziyade musibet ve zorluklara maruz kalanlar, insanların en iyisi, en kâmilleridir." (Kaynak: el-Munavi, Feyzu'l-Kadir, 1:519)
Bela ve musibetlerin daha çok Müslümanların başına gelmesinin nedeni ise, bu dunyada yapmış oldukları hataların ve işlemiş oldukları cezaların karşılığını çekip, Haşir Meydanı'na bırakılmamasıdır. (Açıklama: Haşir Meydanı: İnsanların hesaba çekilecekleri meydan. Mahkeme-i Kübra)
Çünkü büyük hatalar ve cinayetler büyük mahkemelerde, küçük cezalar küçük merkezlerde verildiği gibi, günahı az olan iman ehlinin hataları bu dünyada çeşitli bela ve musibetlerle temizlenmekte, büyük mahkeme olan Haşir Meydanı’na bırakılmamaktadır.
Ancak hataları büyük olan küfür ehlinin cezalarına, bu dünyanın bela ve musibetleri az geleceğinden büyük mahkemeye, ebedi ceza yurdu olan cehenneme ertelenmektedir.

Sabretmeyi bileceksiniz
Mesajda, Konya’daki kız Kuran kursu patlamasında hayatını kaybedenler ve yaralananlarla ilgili bölümde şu açıklamalara yer verilmiş:
Birçok kişi felaketi yaşadı veya yakınlarını kaybetti.
İmtihan dünyasında yaşanan ve "şer" gibi gözüken, müminleri sevdiklerinden ayıran "bu tür musibetler" birçok hayra vesile olmuş olabilir.
Bir Müslümana bir musibet isabet eder de, o da mahsun olur ve "İnna ileyhi raciun" derse Allah meleklerine şöyle buyurur: "Ben onun yüreğini sızlattım. O sabırla karşıladı ve sevap umdu. Onun sevabını cennet kılın. Ve o musibeti hatırlayıp o sözü her defasında tekrar ederse Allah da ona sevabını yeniler. (Hadis)"
İşte önceki gün bana gelen mesaj böyle. Ben mesajın “Allah hepimizi musibet ve belalardan korusun” diye bitmesini beklerdim. Ama bana gönderilen mesaj, “Allah hepimizi musibet ve belalar karşısında sabır ve tevekkül, günahlarımız karşısında azimli ve inançlı bir mü’min eylesin” cümlesiyle sona eriyor.
Yaygın olduğu anlaşılan görüşü ve inanışı ifade eden bu mesaja benim gibi din bilgisi ancak kendine yetenlerin yorum getirmesi imkânsızdır. Yorumu ve açıklamayı yapsa yapsa Diyanet İşleri Başkanlığı’mızın uzmanları yapabilir.