Merkez Bankası, İstanbul'da "Dolarizasyon: Sonuçlar ve Politika Seçenekleri" başlıklı bir toplantı düzenledi.Toplantı için Türkiye'ye gelen IMF'nin eski başkan yardımcısı, şimdilerde İsrail Merkez Bankası Başkanı, Stanley Fischer bir konuşma yaptı. Fischer konuşmasını, "Merkez Bankası'nın bundan sonra yapacağı toplantıda Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne ve Avrupa Para Birliği'ne katılımından en iyi nasıl yararlanabileceği konusunu tartışın" diyerek bitirdi."Siz kısmi dolarizasyondan yakınıyorsunuz, Avrupa Birliği'ne girmek istiyorsunuz. Orada tam dolarizasyon var" dedi.Avrupa Birliği'ne tam üye olan ülkeler para birliğine katılıyor. Milli paralarından vazgeçiyor. Euro denilen ortak para birimini kullanıyor. Merkez bankalarının ana görevi de Avrupa Merkez Bankası'na geçiyor. Merkez Bankası Başkanı, "Paramız namusumuzdur. Paramızın değerini bilelim" demiş... İyi de biz Avrupa Birliği'ne üye olmak için çabalamıyor muyuz? Avrupa Birliği'ne üye olunca YTL diye bir şey de kalmayacak. Merkez Bankamız da kapanacak. Bizim Merkez Bankamız ise "bağımsızlık bayrağını çekmiş, namus ölçümüzü ise YTL'ye bağlamış" durumda.Türkiye'de dolarizasyon bugünün sorunu değil. Dolarizasyon denilen şey halkın tasarruf, değer ölçüsü ve değişim aracı olarak YTL yerine doları kullanması.Burada dolar deyimi her türlü yabancı para birimini kapsıyor. Örneğin euro da bunun içinde.Anlaşıldığı kadarıyla Merkez Bankası'nın yeni politikası, tasarrufların ve işlemlerin dolardan YTL'ye dönmesi.Değişim aracı ve değer ölçüsü olarak dolardan YTL'ye dönüş bekleyişini anlamak mümkün de, acaba ekonominin şu aşamasında döviz mevduatının YTL'ye dönmesinin ekonomiye ne yararı olabilir?Yıllardır tasarruflarını döviz mevduatı olarak saklayanlar düşük faize razı olarak kendilerine göre belli bir güvence kalkanı arkasında durmayı tercih ediyor. Dolarizasyon eski hikâye Ekonomideki dalgalanmalarda tehlike kaynağı döviz mevduat hesapları değil, tersine vadesiz YTL hesaplarıdır. Ekonomik dalgalanmada çalkantıyı yaratacak olan vadesiz ve kısa vadeli YTL tasarruflarının dövize yönelmesidir.Merkez Bankası, yüksek faiz ve düşük kur politikası ile cari açığın (döviz açığının) büyümesine, giderek daha fazla büyümesine yol açıyor.Büyüyen, giderek büyüyen döviz açığı bazı insanları tedirgin ediyor. Döviz fiyatlarında beklenmedik bir zamanda yükselme endişesi yaratıyor. İşte o nedenledir ki, dolarizasyon artıyor. Bazıları tasarrufunu dövize bağlıyor. Bazıları alışverişte dövizi değer ve değişim birimi olarak kullanıyor.Dövizle hiçbir işi olmayan insanlar ve şirketler YTL'nin değerinin sabit kalacağına inansalar neden döviz kullansınlar ki?Durup dururken Merkez Bankası'nın yılların birikimi, kemikleşmiş bir sorunu öne çıkarması kafaları karıştırıyor. İnsanlar, "Acaba Merkez Bankası bir şeyler olacağını gördü de, olacak biteceğe şimdiden bahaneler yaratma arayışında mı?" diye düşünmeye başlıyor. guras@milliyet.com.tr Tehlike, dolara hücumda