Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Verdi’nin ünlü operası "Il Trovatore", Paris’ten önce İstanbul’da Beyoğlu’ndaki Naum Tiyatrosu’nda oynamıştı. Naum Tiyatrosu’nda sahnelenen İtalyan operaları nedeniyle İstanbul Avrupa’nın sayılı kültür merkezleri arasına girmişti.
Metin And’ın İstanbul Ansiklopedisi’nde verdiği bilgiye göre, 1840 yılında İstanbul’a gelen İtalyan Bartolomeo Bosco sihirbazlık gösterimi için bir tiyatro kurmak üzere Abdülmecit’ten ferman almıştı.

Padişahın opera locası
Bosco, Beyoğlu’nda Halepli bir Hıristiyan olan Mihail Naum Duhani’nin 1831 yangınında kül olan evinin arsasını seçti.
Yangından sonra cambaz gösterileri için kullanılan arsanın üzerinde 1840 yılında sarayın desteği ile Naum Tiyatrosu yapıldı. Salon İtalyan operası biçiminde idi.
Kat kat locaları vardı. Ortada padişahın locası bulunuyordu. Padişah sık sık gelip opera seyrediyordu.
Naum Tiyatrosu 1847 yılında yanınca kagir olarak yeniden yapıldı. 1870 Beyoğlu yangınında ise bu ikinci bina da yanıp kül oldu. Naum Tiyatrosu’nun arsasını 1873 yılında banker Hristaki Zografos Efendi satın aldı.
Rum mimar "Cleanthy Zanno"ya projelerini çizdirerek bu arsa üzerine bir bina yaptırttı. 1876 yılında yapımı biten binanın altında bir pasaj, pasajda 24 dükkan, pasajın üzerinde üç kapıdan girilen 18 daire bulunuyordu. Pasaj "Hristaki Pasajı", bina ise "Cite de Pera" olarak adlandırıldı.

Çiçekçiler pasajı oluyor
Binanın mülkiyeti 1908 yılında Sadrazam Said Paşa’ya geçince pasaj "Said Paşa Geçidi" adını aldı. 1940 Mütareke yıllarında pasajdaki küçük dükkanlarda çiçek satılmaya başlandı. Beyoğlu’ndaki çiçekçiler pasaja toplanınca pasaj "Çiçekçiler Pasajı"na dönüştü.
1940 yılından sonra çiçekçi dükkanlarının yerlerine meyhane açılmaya başladı. Pasajın sokak üzerindeki dükkanlarından biri bir süre kumaşçı dükkanı olarak faaliyet gösterdikten sonra lokantaya dönüştürüldü.
Maurandi’nin açıp işlettiği restoran "Milano"yu 1928 yılında devralan Edmondo Moriçi buranın adını "Degustasyon, İtalyan Lokanta ve Kahvesi" olarak değiştirdi.
10 Mayıs 1978 tarihinde pasajın üzerindeki bina çöktü. Degustasyon da yok oldu. Daha sonra pasaj ve binanın bir kısmı onarıldı. Şimdilerde Sait Paşa’nın torunu ile dükkan sahipleri "iştirak halinde bir mülkiyet"e sahip.

Şarabi adını aldı
Degustasyon Lokantası’nın bitişiğindeki, sokağa bakan dükkanlardan eskiden "Sakarya Pastahanesi" olarak bilinen bölümün sahipleri şimdilerde burada "Şarabi" adı ile bir lokanta ve kahve işletiyorlar. Şarabi’nin bir giriş, bir üst ve bir bodrum katı var. Giriş katı ve üst kat kahve ve lokanta olarak değerlendiriliyor. Alkollü içki olarak sadece beyaz ve kırmızı şarap servisi var.
Şarabi’nin bodrumu tuğla tonozlu bir "mahzen". Rivayete göre bu bodrum İngiliz Sefareti’ne Tepebaşı’ndan su getiren dehlizin bir ucudur. Mahzeni mülkün sahiplerinden Gökhan Safkan müzikli bir lokanta olarak işletiyor. Pazartesi ve perşembe akşamları "Grup Gar - Song’s" show yapıyor. Diğer geceler canlı pop ve yemek müziği var.

Farklı bir mekân
"Grup Gar - Song’s", üç erkek ve bir hanım "opera şarkıcısı"ndan oluşuyor. Atılgan Gümüş’ün yönetiminde üç yıldır show yapan grupta Güneş Gürle, Cüneyt Yamaner ve Buket Bahar var. Erkekler İstanbul Teknik Üniversitesi Konservatuvarı’nda ses eğitimi görmüş.
Buket Bahar kimya mühendisi. Tosca, Figaro’nun Düğünü gibi operaların sevilen aryalarıyla başlayıp, "Notre Dam’ın Kamburu" ve "Phantom of Opera" gibi müzikallerin şarkılarını, İtalyan şarkılarını seslendiriyor. Sesleri güzel, gösterileri canlı ve dinamik.
Necmi Kaya yönetiminde Remzi Şensoy, Sezai Durmuş, Ayhan Çelik ve Ali Bektaş’ın servisiyle ve mutfağı ile Şarabi hem mideye, hem göze, hem kulağa hitap eden farklı bir lokanta.