GEÇEN kasım ayından bu yana bir yıl geçti. Türkiye bugüne geçen kasım ayında bulunduğu çizginin gerisinde. Ne oldu, neden oldu tartışması ile günler geçiyor.
Halkımız için önemli olan gelecek bir yılda nelerin olacağı?
Acaba 2002 yılı Kasım ayında neleri tartışacağız? Nasıl bir Türkiye'de yaşayacağız?
Türkiye'de neler değişecek ki, halkımız biraz ferahlasın?
Halkın ferahlaması gelirinin artmasına bağlı.
Halkın gelirinin artması üretimin artmasına bağlı. Üretimin artması talebe bağlı. Talep, iç ve dış piyasanın canlanmasına bağlı.
Dış piyasanın kontrolü bizim elimizde değil. Dünyadaki ekonomik durgunluk dış talebi olumsuz etkiliyor. Buna rağmen Türk ihracatçısı ihracatını her yıl yüzde 10 dolayında artırma başarısını gösteriyor. Ama bu yetmez. İç talep uyanmadan üretim coşmaz. Koşmaz.
Olumsuz etkenler iç talebin önünü kesiyor. Kamu kesimi yatırımlara hız vererek, köylüye, memura, işçiye, emekliye biraz para pompalayarak iç talebi harekete geçirebilir ama kamunun bunu yapacak parası yok. Olmayan parayı yaratmak için para basar ise enflasyon olur. Onu yapmak istemiyor.
Özel sektörün iç talebi canlandıracak parası yok. Çok kişi işini kaybetti. Tarım kesiminin geliri azaldı. Esnaf ve sanatkarın işi daraldı. Parası olan yarın endişesi ile para harcamaz oldu. Bu durumda iç talep de büyüyemeyecek demektir. Dış talep artmaz iken iç talep de artmaz ise, üretim nasıl artacak? Üretim artmaz ise kim yatırım yapacak? Yabancı sermaye böyle bir piyasaya neden gelecek?
Plan ve program olmadan üretim harekete geçirilemez. Plan ve program olmadan üretimi harekete geçirme sorumluluğunu taşıyanlar ne yapacaklarını bilemez. Üretimin harekete geçmesini bekleyen halkımız, önünü göremez. Ümit içinde bekleyişe giremez.
Efendim üç yıldır IMF güdümünde iyiye gidiyoruz... Efendim üç yıl daha IMF ile anlaşma imzalıyoruz. Paralar geliyor... İyi de bugüne kadar IMF'den gelen paralar ne oldu? IMF "Tak dedi, biz de şak diye yaptık" da ekonomi nasıl bir çizgiye geldi?
Geçmişte olanlar geleceğin göstergesidir. IMF kötü bir kuruluş değil, kötü niyetli değil ama görülüyor ki, IMF'nin tak dediğini şak diye yapmak ile Türkiye bir yere gidemiyor. Gidemeyecek... Eğer geçmişten ders alır bir yıl sonra nasıl bir Türkiye arayışında olduğumuza karar verir ve hedefe ulaşmak için imkanlar çerçevesinde yapılacakları belirler isek, halkımız, dostumuz, düşmanımız ne yaptığımızı, ne yapacağımızı bilir, biz de yol alırız. Aksi halde bir yıl sonra gene bunları tartışır.