Geçen çarşamba günü Ordu’ya gittim. Kahvelerde halk ile, salonlarda yöneticilerle, işadamlarıyla sohbet ettim. Ordu’nun durumunu anlamaya çalıştım... Doğrusunu isterseniz "bir şey anlayamadım..." Bana anlatılanları size nakledeyim... Bakalım siz sayın okuyucularım anlayabilecek misiniz?
Beyim, bu fındık politikası var ya... Halkı tembel makinesi yaptı. Ordu halkına daha iyi gelir sağlamak için buralarda soya üretimi başlatıldı. Soyanın hem talebi var. Hem fiyatı yüksek. Ordu’da yetişecek soyayı yağa dönüştürmek için bir de soya yağı fabrikası kuruldu. Ama soya yetiştirmek emek istiyor. Halbuki fındık yetiştiren 11 ay ense yapıyor. Soyalar söküldü. Soya tarlaları fındık tarlası oldu.
Soya yağı fabrikası yağ yapacak soya bulamadı. Fabrikanın hisselerinin çoğu şimdi Fiskobirlik’e ait. Fiskobirlik bu fabrikada satamadığı fındıkları ezip yağını çıkarıyor.
Ama bu iş dostlar alışverişte görsün işi... 4 kilo iç fındıktan 1 kilo yağ çıkarılıyor. 4 kilo iç fındık 6 milyon 200 bin lira. 1 kilo fındık yağı 2 milyon 500 bin lira. Fabrikanın masrafı, işçi parası bir yana 1 kilo yağda zarar 3 milyon 700 bin lira.
Buralarda 17 litrelik tenekelerde fındık yağı 38 milyon liradan, ayçiçek yağı 45 milyon liradan satılıyor.
Beyim, Ordu’da fındıktan başka yapacak iş yok. Devlet buraya fabrika kurmadı halk iş bulabilsin. Şehirdeki duruma bakıp aldanma... Sen şöyle dağa doğru tırman. Dağ köylerine bir bak... Köylü fakirlikten inim inim inliyor.
Beyim, bu fındık işi bizi tembel etti. Cevizin kilosu 8 milyon lira. Bir ceviz ağacı 3 yılda ürün verir. Millet evinin bahçesine dört ceviz ağacı dikmiyor. Yağın kilosu 8 milyon lira. Köylü iki süt ineği beslemiyor.
Gel seni pazara götüreyim de şaşır... Köylü pazara iniyor. Pazardan karalahana, yumurta, yağ, yoğurt satın alarak köyüne götürüyor. Bahçesine karalahana dikmiyor. Tavuk beslemiyor. Ekmeğini köy bakkalından alıyor. Sıcak ekmek getirmiyor diyerek de bakkalı azarlıyor... Bu devlet halkı tüketici yaptı... Halk üretim tembeli oldu.
Beyim, Ordu’nun en büyük tesisi Çamsan, ağaç işleme sanayii. 1984 yılında teşvik ile kurulan fabrikada 530 kişi çalışıyor. 50 trilyon lira cirosu var... Ama bu fabrikanın Ordu’da kurulmasının sahibine yararı yok, zararı var. Çünkü ağaç bu çevreden temin edilemiyor. Ya yurdun başka yerlerinden ya yurtdışından getiriliyor. Taşıma parası bir yana yol yok, liman yok. Ürün bu çevreye değil başka illere ve yurtdışına satılıyor. Onun da masrafı maliyete biniyor.
Beyim, Ordu’da fındık var diyerek yıllar önce Sagra Fındık İşleme Sanayii tesisi kuruldu. Fındıklı çikolata, kakaolu, fındıklı ürün yapıyor... İyi de bu tesisin Ordu’ya kurulmasının ne yararı var? Ordu’da olduğu için fındığı daha ucuz fiyatla almıyor ki... Başkaları hangi fiyatı öder ise o fiyatı ödüyor. Üründe altı bin çeşit girdi var. Fındık dışındaki girdiler başka yerden taşınıyor. Ürün Ordu’dan başka yerlere taşınıyor...
Kalkınmada öncelikli il olarak Ordu’ya yapılacak yatırımlara teşvik var... İyi de İstanbul’un burnu dibindeki Çerkezköy’de de teşvik var... Bu yatırımları Çerkezköy’de yapmak yerine Ordu’da yapmak akıl karı mı?
Sayın okuyucularım, Ordu’da anlatılanlar benim aklımı karıştırdı. Sizler bu yazdıklarımdan ne sonuç çıkardınız?