Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İktisatçı Şeref Özgencil on beş yıldır "Finans Dünyası" ismi ile aylık bir ekonomi dergisi yayımlıyor. Bu derginin yayın kurulu, daha önce Ankarada devlette görev almış iktisatçılar, maliyeciler ile akademisyenlerden, işadamlarından oluşuyor. Ben de başından bu yana grubun üyesiyim. FİDYAK, (Finans Dünyası Yayın Kurulu) adındaki bu grup, sık sık bir araya geliyor, ülke sorunlarını tartışıyor. Toplantılar düzenliyor.FİDYAK, bundan 3 yıl önce "Forum İstanbul" adı ile bir proje başlattı. Yürütme Kurulu Başkanlığı sorumluluğunu Yavuz Canevinin üstlendiği Forum İstanbul, Cumhuriyetin 100. yılı olan 2023 yılında Türkiyeyi sadece bulunduğu coğrafyada değil, dünyada önde gelen güçlü bir devlet yapmayı benimseyen bir sivil toplum hareketi. Her yıl mayıs ayında uluslararası bir toplantı düzenleniyor. Bu yıl 6 - 7 Mayıs 2004 tarihlerinde İstanbulda yapılacak 3üncü toplantının ana konuları, "Eğitim - Avrupa Birliği - Genişletilmiş Ortadoğu Politikaları" olarak belirlendi.Forum İstanbulun 2004 yılı büyük toplantısı öncesi, 13 Nisan 2004 Salı akşamı düzenlenen ön toplantıda ABD Büyükelçisi Eric Steven Edelman konuştu.Büyükelçi Edelmanın konuşmasından benim çıkardığım mesajlar şunlardır: Salı, gün boyu bozulan moralim, akşam ABD Büyükelçisini dinleyince düzeldi. Büyükelçi o kadar olumlu konuştu ki, "Yavuuu... Ben boş yere dertleniyormuşum... Türkiyenin önü açıkmış" diye sevinçten uçarak eve gittim. Yastığa başımı koydum. Mışıl mışıl uyudum. Kıbrıs konusundaki olumsuz hava bir süre sonra değişebilir. ABD yönetimi, ABD Başkanı sorunun çözümü ile doğrudan ilgilenmektedir. Türklerin "evet", Rumların "hayır" demesi ile sorunun ortada kalması, ABD yönetiminin ve Başkanının bu çözümsüz duruma ilgi göstermemesi mümkün değildir. Kıbrıs sorunu çözümsüz kalamaz. Kıbrıs sorunu ABD Avrupa Birliği (AB) ve de Türkiyenin Avrupa topluluğu içinde olmasını kırk yıldır desteklemektedir. Helsinkide Türkiyenin adaylığı için ABD yönetimi "sert" destek vermiştir. Bu destek "yumuşak" olarak devam edecektir. AB Türkiyeyi üye olarak kabul etmek zorundadır.Türkiyenin kaderi AByi yönlendiren Almanya ile Fransanın kararına bağlanamaz. Bu iki ülkenin ABdeki "güdümü" devam eder ise, on yıl - yirmi yıl sonra ABnin varlığını sürdürüp sürdüremeyeceği tartışılma gündemine gelir. Şimdilerde Kuzey Avrupa ülkeleri bu iki ülke hakimiyetine cephe almaya başlamıştır. AB içi dengeler bakımından Türkiyenin üyeliğe kabul edilmesi beklenir. Türkiyenin AB üyeliği Büyük Ortadoğu Projesi, Başkan Bushun ve bugünkü yönetimin projesi değil, ABDnin uzun dönemli bir projesidir. Önümüzdeki 20 yıl iktidara kim gelir ise gelsin bu projeyi uygulayacaktır.Bu projede Türkiyeye görev biçmek söz konusu olamaz. Türkiye kendi sorumluluk sınırlarını kendi belirleyecektir.Türkiye Irak ve tüm Ortadoğu ülkeleri için bir model değil, bir örnek ülkedir. "Model" olamaz. Çünkü Türkiyenin gerisinde altı yüz yıllık bir Osmanlı devleti birikimi ve de Atatürk vardır. Türkiyeyi model olarak alarak aynı sistemi başka ülkede bir günde kurmak imkansızdır. Ancak Türkiye "örnek" olabilir. Türkiye "örnek alınacak bir ülkedir."ABD Büyükelçisinden, hem de ABD yönetiminin çok çok yakını olan, Washingtonda olan bitenin içinde olan bir diplomattan bunları dinleyince moralim nasıl düzelmez? guras@milliyet.com.tr Büyük Ortadoğu Projesi