Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Yurtdışında yaşayan Türklerin tasarruflarını, Türkiye’de yapılacak yatırımlarda değerlendirmek ve bu tasarruflara yüksek oranda kar payı ödemek vaadiyle para toplayan şirketlerin batmaları, özel finans kuruluşlarını gene öne çıkardı.
Yazının başında belirtmekte yarar vardır ki, özel finans kuruluşları, yurtdışındaki Türklerin tasarruflarını yüksek kar payı vaadiyle toplayan girişimlerin, alternatifi değildir.
Özel finans kurumları 1984 yılından bu yana ülkede faaliyet gösteren, kanuna göre kurulmuş, kanuna göre işleyen finans kuruluşlarıdır. Hazine tarafından denetlenirler ve genelde bunlar "faizsiz bankacılık yapan" finans kuruluşları olarak tanınırlar.
Özel finans kurumları, tasarruflarını dini inanç nedeniyle faiz karşılığı değerlendirmek istemeyenlere, kar payı ile tasarruflarını değerlendirme fırsatı yaratmaktadır. Bu kuruluşlar topladıkları fonların yıl sonu net artı değerini bu fonlara katılanlara, tasarrufları ölçüsünde paylaştırmaktadır.
1984 yılından bu yana, özel finans kuruluşları değişik nedenlerle büyüme ve gelişme imkanı bulamamıştır. Halen Türkiye’de 5 özel finans kurumu vardır. Bunlar 146 şubeleriyle 1 milyar 958 milyon dolar fon (tasarruf) toplayabilmişlerdir.
Bankalardaki toplam mevduatın 80 milyar dolar dolayında olduğu dikkate alınırsa, özel finans kuruluşlarının büyüklüğünün de öneminin toplam banka sisteminin yüzde 3’ü dolayında kaldığı görülür.
Şimdi AKP hükümeti, özel finans kurumlarının faaliyetlerini geliştirici tedbirleri almak üzeredir. Yurtdışındaki Türklerin paralarını değerlendiren grupların batması nedeniyle, vatandaşların güç duruma düşmeleri karşısında, hükümetin bu tür bir politikayı benimsediği anlaşılmaktadır.
Yurtdışında şube açmalarının teşviki, kar/zarar ortaklığı belgesi ihraç edebilmelerine izin verilmesi, borsada işlem yapabilme imkanına kavuşturulmaları, özel finans kuruluşlarının önemini artıracaktır. Ancak, özel finans kuruluşlarının önemi ne kadar artarsa artsın, faaliyet alanları ne kadar genişlerse genişlesin, yurtdışındaki Türklerin tasarruflarını yüksek kar payı vaadiyle toparlayan ve "hemşeri şirketi" diye adlandırılan teşebbüslerin yerini almaları imkansızdır.
- Yurtdışındaki vatandaşlarımızın, tasarruflarının çoğu kayıt dışı tasarruflar. Vatandaşlarımız bu tasarruflarını, faiz veya kar payı veren herhangi bir kuruluşa yatırdıklarında, vergi takibatına uğrayacaklarını biliyorlar. Hemşeri şirketi adı verilen gruplar, bu durumu istismar ederek, vatandaşlardan söz karşılığı veya hiçbir kanuni değeri olmayan kağıt karşılığı para topluyorlar. Paralarını hemşeri şirketlerine yatıranlar paraları yok olsa, kandırılsalar, paraları batsa da seslerini çıkaramıyorlar. Çünkü, bu durumda vergi takibatı nedeniyle güç duruma düşeceklerinden korkuyorlar. Yurtdışındaki vatandaşlarımızın paralarını toplayanlar, bu durumdan istifade ediyor.
Özel finans kurumları, kanuni kuruluşlardır. Defterleri, kitapları, kayıtları, kuyutları düzenlidir. Denetime açıktır. Bu kuruluşlar kayıt dışı paraları toplayamaz. Bu kuruluşlara kayıt dışı para yatıranlar, mahalli vergi otoriteleri tarafından izlenir, cezalandırılır.
- Hemşeri şirketleri, hesap, kitap yapmadıkları, devamlı olarak ödemeyi düşünmedikleri için, bol keseden kar payı vaadiyle para toplamaktadırlar. 100 euroya yılda 40 euro - 50 euro kar payı vermeyi vaat eden gruplarla en fazla yüzde 8 - 10 kar payı dağıtma gücü olan, özel finans kurumlarının rekabet etmesi imkansızdır.
İşte bu nedenle, özel finans kurumlarına ne imkanlar sağlanırsa sağlansın, bunlar ne kadar güçlendirilirse güçlendirilsin, yurtdışındaki vatandaşlarımızın büyük bölümü vergi dışı olan tasarruflarını toplamada hemşeri şirketleri diye adlandırılan grupların yerini alamazlar.