Başbakan R. T. Erdoğan, krizle ilgili uyarı ve serzenişlerde bulunan işadamlarının “2 yıl yetecek zulaları olduğunu” söylemiş. (Referans, 5.11.2008, Hacer Boyacıoğlu’nun haberi)
(Açıklama: Ali Püsküllüoğlu’nun Türkçe sözlüğüne göre, “zula”, kaçak ya da gizli şeylerin saklandığı gizli yer, saklı köşe demektir.)
Küresel krizi değerlendirmek için Ankara’da yapılan, Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplantısında “Krizi fırsata dönüştürmek isteyen veya kriz tellallığı yapan kesimler bulunduğu mesajını vermiş.
İşadamlarının krizden etkilenmeyecek birikimlerinin bulunduğunu belirttikten sonra da, “Bir bildiğimiz var da ondan böyle konuşuyoruz. Bizim bu çevrelerde yakın dostlarımız var ve söz konusu kişilerin en az 2 yıl yetecek zulaları olduğunu söylüyorlar” demiş.
Başbakan’ın “iş çevrelerindeki yakın dostları”nın zulaları ne durumdadır bilinmiyor ama, işletmelerin zulasında pek bir şey olmadığını, tersine, iş dünyasının ağır bir borç yükü altında olduğunu Başbakan’ın Sanayi ve Ticaret Bakanı Z. Çağlayan 28 Ekim’de açıkladı. Ve de bu açıklama, 29 Ekim günü yayımlanan gazetelerde yer aldı.
Üretim durursa...
Çağlayan’ın açıklamasına göre, 2007 yılı sonunda, vergisini ödeyen (kayıt içi) 2 milyon 10 bin 377 işletmemiz var.
- Aktiflerinin toplamı (toplam varlıkları) 1.5 trilyon YTL. (2007 yılında milli gelir 853 milyar YTL.)
- Net yıllık satış 1.7 trilyon YTL.
- Ticari kârları 98 milyar YTL (100 YTL’lik satışta 5.7 YTL)
- Bu işletmelerin 835 milyar YTL borcu var. Açık anlatımıyla, borçları varlıklarının yüzde 58’i.
- Borcun yüzde 65’i kısa vadeli.
- Borçlarının yüzde 22’si olan (2007 döviz kuruyla) 184 milyar YTL döviz cinsi borçlar.
Dış ve iç talep daralır, işletmeler üretimlerini sürdüremezse, 2007 yılındaki satış geliri elde edilemez. İşletmeler, üretimlerini satarak, satış geliri elde ederek yaşarlar. Satış gelirleri düşerse işçi ücretlerini, bankalara borçlarını ödeyemezler.
Keseler farklı
Türkiye’de genelde “işletme sahibi” (patron) ile “işletme”(şirket) karıştırılır. Şirketin parasının olup olmadığı bilançoda görülür. İşletme sahibinin parasının olup olmadığını, zulada ne kadar parasının olduğunu ise “sadece kendi bilir”.
Patron kendi parası işe şirketin parasını karıştırmaz. Şirket sermaye olarak tahsis edilen para ve de borçlanılarak bulunan parayla çalışır. Şirketin geliri giderini karşılayamayınca, şirket batar.
Şirket batınca, işçi işini kaybeder. Ülkenin geliri azalır. Devlet vergi alamaz. İşletme sahibi kanunen şirkete koyduğu sermaye ölçüsünde sorumludur. (O nedenle, şirket batınca patron da batmaz.) Zuladaki parasının ekonomiye, işçiye bir yararı olmaz.
2007 yılındaki normal piyasa koşullarında işletmelerin toplam satışlarının yüzde 5.7‘i oranında kâr edebilmeleri, kayıt içi işletmelerde kârlılığın düşüklüğünü göstermektedir. Toplam satışların düşmesi halinde işletmelerin zarar riskinin büyüklüğünü göstermektedir.
Başbakan’a “...bu çevrelerdeki yakın dostlar”ının yanlış bilgi verdikleri anlaşılıyor.
Başbakan R. T. Erdoğan’a Sanayi ve Ticaret Bakanı Z. Çağlayan’ın doğruları anlatmasında yarar vardır.