Eskiden zenginin derdi başka, fakirin derdi başka idi. Anadolu’da sık sık tekrarlanan bir söz vardı: “Binin yarısı beş yüz... O da bende yok... İşler kötüye gidiyormuş... Bana ne!...” denirdi.
Şimdi kazın ayağı öyle değil... ABD’deki banka batıyor, Afyon’daki mermer işçisi Süleyman Safi işini kaybediyor. Almanya, Yunanistan’a yardım ediyor diye, Alman halkının kafası bozulduğundan mağazalarda satış düşüyor. Elazığ’daki konfeksiyon işçisi Sacide Macit işsiz kalıyor.
ABD’de işler düzeliyor diye sevinirken, Yunanistan krizi çıktı. Yunanistan kurtarılıyor diye beklerken, İspanya, Portekiz, İtalya ve İngiltere sıraya girdi.
- Borsalarda fiyatlar iniyor, çıkıyor. İstikrar kalmadı. (Bizi ilgilendirir ama sarsmaz.)
- Avrupa halkının moralleri bozuldu. Halk harcamayı kesti. (Bizi çok ilgilendirir. Çünkü Avrupa pazarı bizim için önemli. İhracatımızın yarısını bu pazara yapıyoruz. Pazar daralınca üretim düşer, ihracat gelirimiz azalır. Dahası var. Avrupalı turist morali bozulduğundan tatile gelmez ise bu yıl turizm sezonunu kötü geçiririz.)
- Euro değer kaybediyor. Nasıl toparlanacağı belli değil. (Bizim ihracatımızın büyük bölümü euro ile gerçekleşiyor. Euro'nun değer kaybı ihracatçıyı üzer.)
Bu tabloda bizi en fazla ilgilendiren 2 konu vardır:
- Avrupa’daki çalkantının boyutu nereye kadar tırmanacak? Avrupa’da da bankalar, şirketler batacak mı? Yoksa tehlike önlenebilecek mi? İyiye dönüş ne zaman başlayabilecek?
- Euro’nun kısa sürede değeri ne olacak? Uzun sürede durumu ne olacak? Euro yaşayabilecek mi? Avrupa’da para birliği ve politika birliği sürebilecek mi? Acaba sonunda Avrupa Birliği başladığı noktaya dönecek, “Avrupa Ekonomik Topluluğu” mu olacak?
Euro’nun değer kaybında, Avrupa ülkelerinin krizden nasıl çıkacakları konusundaki belirsizliğin büyük etkisi var. Paraların değerini, bu paraları basan ülkelere olan güven tayin ediyor.
Ayşe Hanım ne yapacak?
Kriz öncesi Avrupa Birliği’nin yükseliş döneminde euro doların o kadar önünde koştu ki, geçen 10 yılda dolar euro'ya karşı yüzde 28 oranında değer kaybetti. Doların devamlı değer kabı karşısında yatırımcılar dolardan çözülerek euro'ya yönelince euro'nun talebi arttı. Euro gerçek değerinin üzerinde işlem görmeye başladı.
Şimdi tersi oluyor. Euro’nun değer kaybının süreceğini tahmin edenler euro'dan çözülerek dolara bağlanıyor. Kriz döneminde ABD’nin bol bol dolar basarak piyasaya sürmesine rağmen, o yeşil kâğıt parçaları kapışılıyor.
Bu hareket ne kadar devam edecek ve euro'nun değer kaybı hangi çizgide duracak? Bunu tahmin etmek zor. Her şey Almanya ve Fransa’nın çalkantının kontrolünü ele alabilmelerine ve çalkantıyı durdurabilmelerine bağlı. Bu yapılabilir ise, euro'nun değer kaybı durur. İleride yavaş da olsa değer kazanmaya başlayabilir.
Bu durumda Ayşe Hanım ne yapabilir? Dolar 1.60 TL'ye yükseldi diyerek belki dolar satarak Türk Lirası’na geçebilir. Ama 1.60 TL'den dolar satın alması riskli olabilir. Euro değer kaybediyor diyerek elindeki üç beş euro'yu hemen satsın mı? Kendi bilir. Ama alış fiyatına göre kaybı hazmedilemez boyutta olacak ise dikkat etmesinde yarar vardır.