"Reichstag'ın tepesine çık. Bir bardak soğuk bira iç... Berlin'i oradan seyret. Bu arada meclis toplantı halinde ise başbakan ile mebusları da görürsün" dediklerinde, "ne dediklerini" pek anlayamadık. Ama biz söz dinleriz. Bir taksiye bindik. "Arkadaş bizi Alman parlamento binasının önüne bırak" dedik. Bunları Türkçe söylüyoruz... Her ne kadar Almanya'nın Berlin kentinde isek de taksi şoförümüz Türk.
Berlin'in en görkemli binalarından biri olan Reichstag, "Alman İmparatorluğu'nun birlik ve bütünlüğünü simgeleyecek bir bina olarak Neo - Renaissance stilinde mimar Paul Wallot tarafından çizilen planlarla ve Fransızların harp tazminatı olarak ödedikleri para ile 1884 - 1894 yılları arasında inşa edilmiş.
1918’de Philipp Scheidemann, Weimar Cumhuriyeti'ni bu binada ilan etmiş. 1933’de yanmış. Komünistlerin yaktığı söylenmiş. 1957 ve 1972 yıllarında yalap şalap onarılmış. Doğu ve Batı Berlin birleşince yeni seçilen parlamento ilk toplantısını 1990’da bu binada yapmış. Bina ünlü İngiliz mimar Sir Norman Foster'ın çizimlerine göre 1995 - 1999 yılları arasında büyük bir yenileme geçirmiş. Alman parlamentosu bu binada toplanıyor.
Binayı görmemizi tavsiye edenler bir de uyarı yapmıştı. "Kapıda kuyruk olur. Lokantasına rezervasyon yaptırınız. Ayrı kapıdan kuyruk beklemeden girersiniz" demişti.
Parlamento binasının önüne geldik. Polis var ama, öyle insanı durduran, arayan, soran yok. Taksi nerede ise giriş merdivenlerinin önüne kadar yaklaşıp bizi bıraktı. Merdivenlerde ana kapıdan giriş için bekleyenlerin kuyruğu var. Biz, lokanta kapısından beklemeden girdik.
Allah Allah... Bu ne biçim Alman parlamentosu... Alt katlarını isteyen sabahtan öğle saatine kadar dolaşabiliyor. Kubbe ve lokanta bölümü gece yarısına kadar açık. Ana kapıdan girince karşıya tamamı cam bir duvar çıkıyor. Duvarın arkasında ana toplantı salonu olduğu gibi görülüyor.
Asansöre binip binanın çatı katına çıktık. Sir Norman Foster tepeye bir cam kubbe oturtmuş. Cam kubbe, ana toplantı salonunu örttüğünden kubbeden aşağıya bakıldığında toplantı salonu bu defa yukarıdan aşağıya bütünü ile görülebiliyor. Cam kubbenin etrafında çepeçevre yaya yolu yapılmış. Kıvrıla kıvrıla kubbenin tam tepesine kadar çıkılıp, inilebiliyor.
İşte o kubbenin bir köşesine de sabahtan gece yarısına kadar halka hizmet veren bir lokanta yapmışlar. Lokantanın adı "Dachgarten Restaurant" (Telefon: 30 - 2262 99 33). Ünlü gıda firması "Köfer" (sembolü uğur böceğidir) işletiyor. Oturduk bir masaya. Buz gibi bira, salata ve Alman sosisi ile Berlin manzarasına karşı keyif ettik. Bira 6 DM, salata 6 DM, sosis 6 DM. İşte o kadar.
Ben bunları niye yazıyorum?.. Parlamenter demokrasiye sahip ülkelerde parlamento binası halkın binası... Parlamento halka açık. Parlamentonun yanına yaklaşmak yasak değil. Parlamentoda görevli güvenlik güçleri her yaklaşanı düşman görmüyor. Yerlisi yabancısı içeriye giriyor. Camlar arkasından temsilcilerinin çalışmalarını izliyor. Arkadan bakıyor, tepeden bakıyor ama bakıyor... Kendi binasının çatısının tepesine kadar çıkabiliyor...
Bizde kamu binalarının önündeki yol halka kapatılıyor. Bırakınız TBMM'ye, Başbakanlık binasına yaklaşmayı, İstanbul Valiliği binasının bahçesine girmeye kalkınız da göreyim halinizi...