Hükümet paketi açıklayamıyor. Çünkü IMF’den haber bekliyor. IMF’den bir şeyler gelecek ki bir yerlere bir şeyler verebilsin. Bütçeden, Merkez Bankası’ndan dişe dokunur şeyler vermeye imkân yok.
Kalıyor geriye İşsizlik Fonu. Bu fona dokunmak cinayet olur. Hele hele şu dönemde işsiz sayısı artarken... Bu fon kuruluş amacı dışında kullanılamaz. Teşebbüs edilirse işçiler ayağa kalkar. Kalkmakta da haklıdırlar. (Unutmayınız, bundan önce Konut Edindirme Fonu, Tasarruf Fonu gibi fonlar da böyle ‘iyi niyetli yaklaşımlarla (!)’ yağma edildi. O fonlara para ödeyenler, medet umanlar enayi yerine konuldu.)
Gerçekçi olalım. Hükümet vergiden de fedakârlık edemez. KDV ve ÖTV gibi, tüketimden alınan vergiler kısılamaz. Başka ülkelerde olan bizde niye olamaz? Çünkü başka ülkelerde vergi gelirinin esası gelir ve kurumlar vergisi gibi doğrudan vergilerdir.
KDV’i indirmek güç
O ülkelerde maydanozdan, benzinden, buzdolabından alınan KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergilerin toplam vergi gelirindeki payı yüzde 30’un altındadır.
O ülkelerde KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergileri kolaylıkla indirebiliyorlar. Vergi geliri büyük ölçüde azalmıyor.
Bizde toplam vergi gelirinin yüzde 70’ini KDV, ÖTV benzeri dolaylı vergiler oluşturuyor. Bu vergilerin artması, ithalatın artmasına, alışverişin artmasına bağlı. Durgunluk döneminde bu vergilerden gelecek para zaten azalacak. Durgunluk döneminde bunlar aşağıya çekilirse Maliye hazinesi kurur. Maliye memur maaşı bile ödeyemez.
İyi de… İşçi çıkarmak zorunda kalacaklara kim, hangi para ile destek verecek? İşveren ve işçi örgütleri kaynak arayışını sürdürürken kendi imkânlarından hiç söz etmiyor.
İşçi ve işveren sendikalarının büyük ölçüde birikimleri var. TOBB’un büyükşehirlerdeki sanayi ve ticaret odalarının büyük ölçüde birikimleri var. Bu birikimlere dayalı olarak Formula 1 pistlerine, üniversitelere, idare binalarına, otellere cömertçe paralar harcanıyor.
Bu tür birikimler otel, üniversite, yarış pisti yapmak için değil, işte böyle günler içindir. İşçi ve işveren sendikaları ve işveren örgütleri birikimlerini bu kötü günlerde işçi çıkarmayı önleyecek programların finansmanında kullanmalıdır.
Ümidimiz IMF
Dönelim pakete... IMF’den “ön yükleme” olarak 8-10 milyar dolar para gelirse, işte o döviz, paketin temel direği olacaktır. O döviz Merkez Bankası’nın döviz rezervini süsleyecektir. Merkez Bankası’na döviz konusunda daha rahat hareket etme imkânı sağlayacaktır.
Merkez Bankası rahatlayınca bankaları rahatlatacaktır. Bankaların rahatsızlığı yurtdışından aldıkları döviz kredilerini yenileyememe korkusundan kaynaklanıyor. Merkez Bankası bankaları döviz konusunda rahatlattıktan sonra YTL kaynaklarını da zenginleştirirse, bankalar reel ekonomiye daha sıcak yaklaşmaya başlar. Şu dönemde reel sektörün derdi ayakta kalabilmektir. Ayakta kalarak bu kriz rüzgârını atlatabilmektir.
Bu kriz yıllar boyu devam etmeyecek. Rüzgâr bir süre sonra dinecek. Dış ve iç piyasalar çalışmaya başlayacak. Bütün mesele işte bu geçiş dönemini atlatabilmek.
Reel sektör bu geçiş dönemini ancak banka sisteminin normal işlemesi ve desteğiyle (en az hasarla) atlatma şansına kavuşabilir.