Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Hani bir reklam vardı: "Pantolon veremedik, size bir gömlek verelim!.." İşte o biçim... "İktisatçı olarak bir şey yapamadık... Biraz da politikacılık yapalım..." Veya "Kapitalist olarak bir şey yapamadık, biraz da solculuğu deneyelim..." Veya "Solu birleştiremedik, solcu geçinen bir partiye kapağı atalım..." gibi...
(1) Sayın Derviş Türkiye’ye bir "iktisatçı" olarak getirildi veya gönderildi. Ondan beklenen IMF ve Dünya Bankası tarafından hazırlanan programları uygulaması idi. İyi eğitimine, uzun deneyimine dayalı olarak Türkiye için özgün çözüm programları oluşturup uygulayacak yerde, IMF ve Dünya Bankası reçetelerinden bir milim şaşmamak için çırpındı durdu.
Üç yıldır Türkiye’de IMF reçetesi uygulanıyor. Üç yıldır Türkiye’nin kredi notu, kırılıp duruyor. Dünya piyasalarındaki saygınlığı devamlı düşüyor. İç borç 30 katrilyon liradan 130 katrilyon liraya tırmandı. İşsizlik arttı. Tarımda, sanayide üretim geriledi. Kamu da yatırım yapmıyor, özel sektör de...
(2) IMF ve Dünya Bankası tarafından Sayın Derviş’ten ne istenildi de yapmadı? Yapamadı? "Geri dönerim haa!.." "Krediyi göndermezler ha!.." tehditleriyle istediği kanunları çıkarttırdı, istediği bakanları işten attırdı. İstediği kamu kuruluşlarını özerk hale getirdi. İstediği kişileri istediği yere tayin ettirdi.
(3) Eğri oturup doğru konuşalım. Bakanlık koltuğuna oturduğu 3 Mart 2001 tarihinden ayrıldığı 10 Ağustos 2002 tarihine kadar Türkiye’yi tek başına idare etti. Her istediğini yaptı. Bugüne kadar tek başına iktidar olmuş partilerde bile, parti başkanı bu kadar bağımsız ve güçlü bir icraat içinde olamamıştı.
Cumhurbaşkanı, koalisyonun ortağı DSP, ANAP, MHP başkanları ve parti meclisleri, hatta Silahlı Kuvvetler kerhen veya ümit ile her yaptığına arka çıktı veya çıkmak zorunda kaldı.
(4) Bütün bunlardan sonra, 17 aylık güç denemesinden sonra, yaptıklarından mutlu olsa idi, ümit görse idi, "fincancı katırlarını ürkütür", ortalığı tozduman eder mi idi? Baktı ki "iktisatçı" olarak başaramadı, bir de "politikayı" denemeye heveslendi.
Hem "ben politikadan anlamam" dedi. Hem de politika sahnesini, "fincancı dükkanına girmiş fil gibi" darmadağın etti. Politikadan anlamadığını söyleyerek politika yaptı... Hem de ne politika?.. "Fincancı dükkanına giren fil gibi" etrafı yıktı. Darmadağın etti. Partileri dağıttı. İnsanlara ümit vererek partilerinden ayırdı. Bir şeyler yapmak için yol almışların önünü kesti... Ama bu hareketin "Amerikanvari" bir kılıfı var: Solda birlik arayışı!..
(5) Sayın Derviş ne zaman solcu oldu? Yıllardır IMF ve Dünya Bankası’nın kapitalist politikalarını, fakir ülkelere kabul ettirmeye "profesyonel" iş edinen, Türkiye’de IMF ve Dünya Bankası politikalarını uygulamak için çırpınan, İstanbul büyük sermaye çevreleri dışında Türk insanını tanımayan bir kişi "akşam yatıp, sabah kalkınca acep nasıl solcu oluyor?"
(6) Solu birleştirme arayışının gerçekte, seçimde barajı aşacak bir parti arayışı olduğu, milletvekilliği garantisi alınca her şeyin unutulduğu görüldü.
(7) Her şey iyi de bundan sonra Derviş halka şunu açıklamak zorunda: Bir partinin sıradan bir milletvekili olarak TBMM’ye girebilir ise, o parti de koalisyon ortağı olabilir ise, parti başkanı da onun bakanlığını kabul eder ise, koalisyon ortağı bir partinin bakanı olarak ne yapabilecek? Tepeden inme, partiler dışı, ekonomiden sorumlu bir bakan iken, koalisyonun bütün partileri, iç ve dış güçler onu "kerhen" veya "ümit" ile desteklediği dönemlerde yapmak isteyip de yapamadığı neleri yapacak? IMF ve Dünya Bankası reçetelerinin dışına çıkarak hangi sol politikaları uygulayacak?
Üzmeyelim tatlı canımızı. Dış ve iç egemen güçlerle Derviş’in vardır bir bildiği.