Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


DIŞARIDAN döviz girmez ise yandık... Döviz ihracat yapınca, turizm işleri iyi gidince girer... Ama ihracat ve turizm geliri gibi döviz gelirleri bizim döviz ihtiyacımızı karşılamadığından biz "borçlanarak" açığı kapatmaya mecburuz. Hükümet bu yüzden dış borç peşinde koşuyor.
Ama IMF destekli istikrar programı başımıza bir bela daha sardı. Merkez Bankası'nın para matbaasının işlemesi döviz girişine bağlandı. Ne kadar döviz girer ise o kadar Türk lirası basılacak.
Hazine borçlanmayı kesemedikçe bono satmaya mecbur. Döviz girişi olmaz ise, Türk lirası basılamayacak. Hazine borçlanmak için Türk lirasına saldırınca, faiz gene yükselecek.
İşte bunun için dışarıdan döviz gelmesi şart. Hükümetin resmi borçlanmaları yetmiyor. Bankaların ve işadamlarının da dışarıdan döviz bulmaları gerekiyor.
Bankalar ve işadamları eğer bu iş karlı ise dışarıdan döviz bulur getirirler.
Dışarıdan döviz getirmek hala karlı. Bunun için bankalar ve işadamları döviz getiriyor. Dövizin karlılığı şöyle oluşuyor:
- Merkez Bankası dövizi kazığa bağladı. Bir yıl sonraki satış fiyatını bile açıkladı. Hazirandan hazirana (1 dolar 1.03 euro eşitliğinde) doların fiyatı yüzde 10 dolayında artacak. Bankalar ve işadamları dışarıdan yüzde 14 dolar faizi ile borçlanabiliyor. Demek ki, dışarıdan dolar bularak Türkiye'ye getirmenin yıllık maliyeti yaklaşık yüzde 25 dolayında.
- Halbuki Hazine bir yıllık bonoları, tahvilleri yüzde 35 dolayında faiz ile satıyor. Dışarıdan yüzde 25 maliyet ile döviz getirip, Merkez Bankası'na satan banka veya işadamı Türk lirası ile de Hazine bonosu veya tahvil alır ise havadan yüzde 10 dolayında bir para kazanıyor.
- Türkiye'de mevduat faizleri düştü ama, gene de mevduat yolu ile toplanan paranın bankaya maliyeti yaklaşık yüzde 40 - 45 dolayında. Banka bu maliyet ile topladığı parayı krediye dönüştüremez ise, Hazine bonosu veya tahvil almak zorunda kalacak. Halbuki bono ve tahvilin yıllık faizi yüzde 35 dolayında... Demek ki, yurtdışından yüzde 25 dolayındaki maliyet ile döviz kredisi bulup Türkiye'ye getirmek ve doları Merkez Bankası'na satıp Türk lirasına dönüştürmek, Türkiye'de mevduat toplamaktan daha karlı.
İşte bu "operasyona" sıcak para operasyonu deniliyor. Paranın sıcağı olmaz ama, "operasyon sıcak"... Çünkü bu şekilde gelen para "yüzer - gezer - maceracı" para. Geldiği gibi "hooooppppp" gidebilir. Tehlike gördüğünde kaçar... Devalüasyon olduğunda ise kullananın elini yakar. Sıcak para nasıl el yakar onu da anlatayım: Yurtdışından bugün döviz getiren bankalar ve işadamları, paranın maliyetini bir yılda yüzde 10 devalüasyon, yüzde 14 faiz hesabı ile yapıyor. Maliyeti yüzde 25 dolayında hesaplıyor. Ama bir aksilik olur da, devalüasyon 12 aylık sürede yüzde 10 yerine yüzde 20 veya yüzde 30 oranında gerçekleşir ise, maliyet yüzde 25'ten yüzde 35'e, yüzde 45'e fırlar. Bu para kullananı yakar...
Sıcak para gelsin... gelsin... Bugün çok ihtiyacımız var ammmmaaaa.... Bunu getirenlerin de ölçüyü kaçırmamaları, risklerini sınırlı tutmaları şart.
İşte bunun için Merkez Bankası bankalarımızın döviz varlıkları ile döviz borçları arasındaki farkın (buna döviz riski veya açık pozisyon adı veriliyor) döviz yükümlülüklerinin net döviz borçlarının, özkaynaklarının yüzde 20'si ile sınırlı kalmasını istiyor. Bankalarımızın özkaynakları yaklaşık 10 milyar dolar olduğuna göre, döviz riskinin 2 milyar doları aşmaması gerekiyor. Geliniz görünüz ki, bankalarımızın Türkiye'ye getirdikleri sıcak para nedeniyle döviz risklerinin 18 - 20 milyar dolara çıktığı söyleniyor. Açık anlatımıyla özkaynaklarının 2 misli döviz riskleri var. Bir devalüasyonda veya bir hızlı kur ayarlamasında banka sisteminin tamamı çökebilir.
İşte bunun için Merkez Bankası bankaların döviz risklerini normal sınıra çektirmeye çabalıyor. Ammmmmaaaaa burada da "aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık" durumu var.
Bankalar açık pozisyonlarını kapatmaya kalkarsa, Merkez Bankası'ndan 15 milyar dolarlık döviz alacaklar. Bunu götürüp yurtdışındaki borçlarını ödeyecekler. Bankaların bu kadar Türk liraları yok. Bankalar Türk liralarını döviz satın almada kullanır ise, piyasada para azalacak, faizler yükselecek. Hazine bono satamayacak. Sattığı bonoların faizi tavana vuracak...
"Dokunmayın çiçeklere, yazık olur emeklere" politikası sürer ise istikrar programı gereği döviz fiyatı serbest bırakıldığında bankalar bu büyük döviz borcunun kur riskini karşılayamayacak... Alınız başınıza belayı!



Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr