Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


ABD’nin altıncı büyük kablolu TV şirketi Adelphia Communications’un kurucusu ve eski başkanı 77 yaşındaki John Rigas ile 46 yaşındaki oğlu Timothy ve 48 yaşındaki oğlu Michael, borçlarını gizleyerek şirketlerini karlı gösterdikleri ve de şirkete 1.3 milyar dolar borçlanarak bu para ile kendilerine New York’ta apartman daireleri satın aldıkları için tutuklandı.
Bütün bunlar bizim kafalarımızda yerleşmiş olan kar / zarar olayına, şirket sahibinin parasını istediği gibi kullanmak hakkı konusundaki inanışlara ters görünüyor.
Ama olan biten "kapitalizm" denilen oyunun ne gibi kaideler ile oynandığını göstermesi bakımından ilginçtir.

Bizde kötü niyetli işadamının hedefi karı düşük göstererek vergi vermemektir. Muhasebe sorumluları karı ne kadar düşük gösterebilir ise o ölçüde alkış ve ödül alırlar. Halbuki ABD gibi ülkelerde kötü niyetli yönetici ve de işadamı tersini yapar.
Karı büyük gösterir. Kötü niyetli yönetici karı yüksek gösterdiği için yüksek ücret ve prim alır. Kötü niyetli işadamı karı yüksek gösterdiği için şirketin hisselerini yüksek fiyatla satar.
Yüksek fiyat ile şirket hisselerini satın alanlar kandırılmış olur. Sermaye Piyasası Kurumu (SEC) bu tür bilanço oyunlarını yapanları acımasız şekilde cezalandırır.
Bu tip bilanço oyunları sadece belli şirketlerin ortaklarının zarara uğramasına yol açmakla kalmaz, borsaya güveni de yok eder. Bugün ABD borsalarındaki çöküşü bu tür muhasebe oyunlarının peş peşe ortaya çıkması başlattı.

Bir şirketin sermayesinin çok küçük bir bölümü bile halka açılmış ise, artık o şirketin yönetimine hakim olan sahibinin veya yönetime hakim olan yöneticinin, şirket kaynaklarını kendi isteklerine göre kullanma imkanları ortadan kalkar. Çünkü, o şirketin sermayesinin on binde bir payına sahip olan bir ortağın bile, harcanan her kuruşta hakkı vardır.
Bizde, kötü niyetli işadamı (dikkat buyurunuz tüm işadamlarını anlatmıyorum, sadece kötü niyetlilerden söz ediyorum) yüzde 51’ine sahip oldukları veya daha az pay ile yönetimi ellerinde bulundurdukları şirketlerde kaynakları kendi yararlarına istedikleri gibi kullanırlar. Şirket parası ile kendilerine, aile efradına otomobil, yat, kat alırlar. Yurtdışı seyahat giderlerini hatta mutfak harcamalarını şirkete ödetirler. Şirketten borçlanarak bu para ile döviz ve hisse senedi spekülasyonu yaparlar...
Bu tür davranışlar bizde normal karşılanır.

Bizde olsa, hemen "merhamet tüccarları" harekete geçer? Koskoca medya patronu, hemi de 77 yaşında kendi şirketinden 1.3 milyar dolar borç aldı diye hapse atılır mı? Adam parayı yememiş ki... Kendine çocuklarına apartman dairesi almış... Sonra adamcağız şirketi karlı göstermiş...
Hem vergi vermiş hem de ortaklara temettü dağıtmış. Zarar gösterse, devlete vergi vermese, ortaklara kar dağıtmasa daha mı iyi idi?
Sayın okuyucularım, siz kendiniz karar veriniz (1) ABD’de olduğu gibi "şeriatın kestiği parmakötan yana mısınız? (2)
Yoksa Türkiye’deki gibi bir türlü işlemeyen, yıllarca suçlu ile suçsuzu ayırt edemeyen "Turka Şeriat" mı daha iyi? "Al - la Turka Şeriat" mı daha iyi?