Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Rauf Baba, bizim Yeniköy Taksi'nin maskotu, rahmetli Turgut Abi'min dostu idi. Taksisini sattı. Şimdi Tekser Villaları'nda çalışıyor.
Rauf Baba, taksisini satıp önceki hükümetin "onun için hazırladığı" vergiden kurtuldu ama, bizim Yeniköy'deki, İstanbul'daki, Ankara'daki, Erzurum'daki, Türkiye'nin her köşesindeki cümle taksiciler "Taksici Rauf Baba Vergisi"nin pençesi altında!..
Taksici Rauf Baba ve de cümle taksici kardeşlerim eskiden "götürü vergi"ye tabi idi. Her yıl nisan ayında Vergi Dairesi'ne giderek vergisini yazdırıyor, yılda 201 milyon lira vergi ödüyordu.
Eskiden Rauf Baba'nın taksisine binenler, ödedikleri ücret karşılığı belge istediklerinde, Rauf Baba bir fişin üzerine taksi plakasını ve aldığı ücreti yazıp, altını imzalıyor, müşteriye veriyordu.
Maliyeciler, Vergi Reformu Kanunu denilen kanunu hazırlarken taksici Rauf Baba'yı da unutmadılar. Onun için de bir iyilik(!) düşündüler.
Taksici Rauf Baba'yı "Götürü Usul Vergileme" faslından çıkarıp, "Basit Usul Vergileme" faslına aldılar. Vergilemenin her ne kadar adı "basit" ise de, kendi hiç de basit değil.
Yeni Vergi Yasası'na göre Rauf Baba'nın bir müşteriyi Yeniköy'den Taksim'e taşıdığında yapması gerekenleri sıralayalım da "Rauf Baba"nın taksiciliği bırakmakla ne kadar iyi iş yaptığını anlayınız.
"Taksici Rauf Baba Vergisi"ne göre, varsayalım ki Rauf Baba Dölen Hanımı Yeniköy'den Taksim'e götürdü. Taksim'de Dölen Hanım 2 milyon lira taksi ücreti ödeyecek. Şimdi Taksici Rauf Baba'nın kanuna göre yapması gerekenler şunlar:
Taksisini yolun kenarına çekecek. Taksinin gözünden fatura defteri ile hesap makinesini, mürekkepli ıstampa kutusu ile, mührünü çıkaracak. Fatura defterini açacak. İki yaprak arasına kopya kağıdı yerleştirdikden sonra, tükenmez kalemle faturayı dolduracak. Önce müşterinin adını soyadını (şirket adına fatura kesiliyor ise şirketin adını), adresini, bağlı bulunduğu vergi dairesini, vergi numarasını, taksi ile nereden nereye gidildiğini ve taksi ücretinin brüt tutarını yazacak. Sonra hesap makinesini eline alarak "iç yüzde yoluyla" KDV ile net ücreti ayıracak. Bunun için 2 milyon rakamını önce 115 rakamına bölecek. Çıkacak 1 milyon 740 bin lira vergisiz taksi ücretidir. Sonra bunu 15 ile çarpacak. Çıkan 260 bin lira, net ücretin KDV'sidir. Bunları ayrı ayrı faturaya yazıp rakamı toplayacak. Toplamı sayı ile yazdıktan sonra, "Yalnız iki milyon lira alınmıştır" diye yazı ile de yazacak. Altına imzasını atacak. Üzerine kaşe basacak. Faturayı Dölen Hanı'ma verecek. Bunu yapmaz ise Vergi Usul Kanunu'nun 353'üncü maddesine göre her fatura için 20 milyon lira "özel usulsüzlük cezası" ödeyecek...
Bitmedi. Faturalardaki KDV'leri toplayıp, her üç ayda bir Maliye binasında sıraya girip üç aylık KDV Beyannamesi verecek. Giderlerine ilişkin her türlü benzin, tamir, parça faturalarını toplayıp, dosyaya takacak. Vergi memurlarına istendiğinde gösterilmek üzere 5 yıl süre ile bagajında taşıyacak.
Bu arada trafik polisi camını tık tık vuracak, "- Baba, on dakikadır, kaldırımın kenarında park etmiş duruyorsun. Ver bakalım, ehliyetini, ruhsatını. Öde bakalım 5 milyon lira cezanı" diyerek bağırdığında "Kanun karşısında boynumuz kıldan incedir" deyip cezasını da ödeyecek.
Şu günlerde İstanbul taksileri arka camlarında bir afiş taşıyor. Afişte şunlar yazılı: "Vergi kutsaldır... Ama eziyet çekmeden ödenir. İstanbul Taksiciler Birliği." Ne demek istediklerini anladınız mı?