Taksiye bindiğinde, sürücünün yanındaki koltuğa oturur, sürücüyle sohbet ederim. O sohbetlerde çok şeyler öğrenirim.
Taksiciler toplumun da ekonominin de nabzını tutarlar. O kadarla da kalmaz. İç politikada olan biteni çok iyi izlerler, sağlıklı değerlemeler yaparlar. Çünkü gün boyu onlar her kesimden, her yaştan insanla temas ederler.
Yolumuz epey uzundu... Sohbeti açmak için, “Bu kriz sizi etkiledi mi?” dedim. Başladı anlatmaya... ”Epey borçla yakalandım... Neden borçlandım, neden bu kadar borçla krize yakalandım diye üzüleceğim ama üzülemiyorum...
Hani çok kimse, bankaların kolaylıkla verdikleri tüketici kredileri nedeniyle ve de bankaların dağıttıkları kredi kartları sonucu oluşan kart borçları nedeniyle bankaları suçluyor ya...
Ben farklı düşünüyorum... İyi ki bankalar tüketici kredilerinde, kredi kartı borçlarında bu kadar cömert davrandı, halka yapamayacaklarını yapma şansı yarattı diyorum.
İki kız okutmak kolay değil
Ben Erzicanlıyım İki kızım var. Taksicilik geliriyle kızları okutma şansım olamazdı. Ben tüketici kredisi kullandım. Çok sayıda bankadan kredi kartı aldım. Kredi kartlarının biriyle öbürünün hesabını kapatarak, öbürüyle ferdi kredinin taksitini ödeyerek, iki kızımın iki üniversitede “ön lisans” eğitimlerinin tamamlamasını sağladım. Allah’a şükür şimdi iki kız da ayaklarının üzerinde durmalarına imkân verecek sanat sahibi oldu... Eğer bankalar ferdi kredide ve kredi kartı limitlerinde o kadar cömert davranmasa idi, kızları okutamayacaktım. Onlar evde koca bekleyecek, evlenirlerse de kocaya kul köle olacaktı.
Borçlandım ama kızlarımın geleceğini kurtardım. Şimdi ben neden borçlandım diye dövüneyim mi, yoksa iyi ki borçlanmışım diye sevineyim mi? Söyleyin bakalım.”
Bir şey söyleyemedim. “İyi de borçları nasıl ödeyeceksiniz?” diye sordum. Anlattı.
“Çok zorlanıyorum. Bakınız ben 8 yıldır Erzincan’a baba evine gidemedim. Gidersem 15-20 gün çalışmayacağım. Para kazanamayacağım. Taksici için para kazanmak çok zor. Hele bu kriz rüzgârı eseli beri.
Taksimetre 130 TL’den açılıyor
Ben taksici olarak plakalı bu taksiyi mal sahibinden günde 9 saat için 90 TL’ye kiralıyorum. 9 saatte yaklaşık 40 TL’lik mazot yakıyorum. Anlayacağınız 9 saatte 130 TL’lik iş yaparsam, taksinin kirasını ödeyebilirim. Bunun üzeri benim gelirim olur. İşte bu nedenle taksicilerin sinirleri hep gergindir.
Hele hele polis haksız yere bir de ceza yazarsa, yandık demektir. Eskiden derdimiz korsan taksiler idi. Şimdilerde kriz rüzgârı nedeniyle insanlar taksiye daha az biner oldu. Biz en çok alışveriş merkezleri, eğlence yerleri önünden müşteri toplarız. Şimdilerde oralarda müşteri kalmadı.”
Anlattıklarına üzüldüm. “İyi de şimdi ne yapacaksınız? Borcu nasıl ödeyeceksiniz?” diye sordum.“ Daha çok çalışacağım. Pes etmek yok... Ben bu borcu ödeyeceğim... Bu borç sayesinde iki kız okuttum. Demek ki aldığın para boşa gitmedi. Bugüne kadar nasıl ödediysem, bundan sonra daha çok çalışır öderim... Kızlar da yardımcı olur. Kriz rüzgârı esiyor diye, pes mi edeceğiz beyim?” dedi.
Bu sohbet beni çok etkiledi. Taksiciye hayran oldum. “Bravo!“ dedim. “Herkes keşke sizin gibi düşünse, sizin kadar cesur olsa, geleceğe ümitle baksa... Ne iyi olur...”