Her şey iyiydi de, Merkez Bankası durup dururken birtakım tedbirler alarak piyasayı karıştırdı sanmayınız.
Merkez Bankası, hele hele hükümet seçimlere üç gün kala piyasayı karıştırmak istemez. Dış ticaret açığı ve cari açık (döviz açığı) tehlike işaretleri vermeye başladı.
- Dış ticaret açığı bugün ortaya çıkmadı.
- Cari açık sorunu bugün ortaya çıkmadı.
- Döviz açığını kapatmak bugüne kadar sorun olmadı. Sıcak para ile kapatıyoruz.
Bu böyle geldiği gibi böyle gidebilir ama böyle gitmeyebilir tehlikesi belirdi.
- Çünkü açık rakamı bir yerde durmuyor. Devamlı büyüyor.
- Eğer bir yerde tıkanıklık olursa, ekonomi duvara toslar. Biz bu filmi daha önce çok gördük.
- Tıkanıklığın ne zaman ortaya çıkacağı da hiç belli olmaz. Bir de bakılır, tıkanıklık tam seçim öncesi çıkmış veya seçim bitmiş, ekonomi tıkanmış.
İşte bunun için ekonomi tıkanmaz, duvara toslama riski ortaya çıkmadan tedbir almakta yarar var.
Tedbir n’ola?
Padişahımız Efendimiz (Örneğin Kanuni Sultan Süleyman Hazretleri) olsa, böyle bir durumda ne yapar idi? Sorar idi: “Lala tedbir n’ola ?” (Lala: Padişahların vezirleri ile konuşurken kullandıkları kelime.)
Lala da anlatırdı: “Efendimiz... Siz bakmayınız, sıcak parayı söyle edeceğiz, faizi böyle edeceğiz, krediyi nasıl dizginleyeceğiz söylemlerine... Hedef, dış ticaret açığının ve de bu açığın sonucu ortaya çıkan cari açığın (döviz açığının) (1) Artış hızını önce frenlemek, (2) Sonra açık rakamını sabitlemek (3) Nihayet açığı küçültmektir.”
Padişahımız Efendimiz gene sorar idi: ”Lala, işler ol derece vahim midir ki?”
Lala da anlatırdı: “Efendimiz... Şimdilik vahim değildir. Ama vahim olabilir.”
Sonra da “lisan-ı münasip ile” bilgi verirdi: n Ülkenin dışarıdan getirdiği mallar için ödediği döviz ile dışarıya sattığı mallardan eline geçen döviz arasındaki farka “Dış ticaret açığı” denilir.
2010 yılında dışarıdan 185 milyar dolarlık mal getirdik. Buna karşı 114 milyar dolarlık mal satabildik. Dış ticaret açığımız 71 milyar dolar. Her yıl ihracat artıyor ama ithalat daha fazla artıyor. 2010 yılında ihracat yüzde 11, ithalat ise yüzde 31 oranında arttı. 2002 yılında dış ticaret açığımız 15 milyar dolardı, tırmandı tırmandı 2010 yılında 71 milyar dolar oldu.
Açığa “dur” demek gerek
- Ülkenin olağan (ithalat, taşıma giderleri, dışarıya seyahate gidenlerin harcamaları ve gibi..) olağan döviz giderleri ile (ihracat, turizm gelirleri, işçi müteahhit gelirleri gibi...)
Olağan döviz gelirleri arasındaki farka “Cari açık”(döviz açığı) denilir. Cari açığı büyüten ana kalem, dış ticaret açığı (ithalat ile ihracat arasındaki açık)tır.
2002 yılında cari açığımız yoktu. 2003 yılında 7 milyar dolar olan cari açık 2010 yılının 11 ayında 41 milyar dolar oldu.
Aşağıdaki tablo “dış ticaret açığı” ile bunun etkisinde oluşan “cari açığın” (döviz açığının) nasıl dur durak bilmeden çılgınca arttığını gösteriyor.
Eskiden ünlü bir anlatım vardı “Gözlerime bakınız... Ne demek istediğimi anlarsınız” denilirdi. Yukarıdaki tabloya bakınız... Tehlikeniz nasıl büyüdüğünü ve de Merkez Bankası ile hükümetin endişesini anlarsınız.
Sıcak para, faiz, döviz fiyatı, bankaların karşılık oranları tedbirleri ile ilgili tartışmalar kafanızı karıştırmasın. Bütün bunların tek bir hedefi var: Cari açığın büyüme hızını durdurmak.